Cilt Bakımı

Güneş Işınlarının Hasar Riskine Karşı Önlemler ;





Cilt yaşlanmasının bilinen birçok nedeni vardır, ancak "fotoyaşlanma" olarak bilinen güneş hasarları erken yaşlanmanın bir numaralı nedenidir. Dünyamızın en önemli ısı ve ışık kaynağı olan güneş ışığındaki ultraviyole (UV) ışınları cilt hücrelerinin en önemli düşmanıdır. Güneş ışınları cilt hücresinin duvarında, özellikle DNA'sında çok ciddi zararlara neden olur.
Güneş ışınlarının epidermis ve dermis tabakasının DNA yapısında yol açtığı hasar tam olarak onarılamazsa bu katmanların yapısı zamanla bozulur. Özellikle cildin kırışmasını önleyen kolajen ve elastin liflerine zarar verdiği bilinmektedir. UV ışınlarından doğrudan hasar görmüş ve elastin üretemeyen cilt kurur, sertleşir.

Cildimizin erken yaşlanmasının, lekelerin ve derin kırışıkların bir numaralı sorumlusu güneş !


Güneş Lekelerinin tedavisinde Pİ SYSTEM Somon DNA Aşısı nasıl etkili olur ?
Güneşe çıkmadan önce Somon DNA Aşısı Pİ System tedavisinden önerilen protokol ışında 3 kür yaptırılması durumunda cilt, güneşin hasarına karşı korunmuş oluyor. Bu tedavi ile cildin lekelenmesi, güneş hasarına bağlı olarak erken yaşlanması ve parlaklığını yitirmesinin önüne geçiliyor. Cilt alt katmanlarından destekleniyor ve yapısı düzenleniyor. 30 yaşından itibaren herkesin yaptırılması
önerilen bu sistem, ilk seanstan itibaren cilde elastikiyet ve nem kazandırıyor. Cildi yapısal olarak kuvvetlendirmesinin yanı sıra cilde kaybettiği parlaklığı ve gençliği de sunuyor.
Önlem olarak uygulanan Pİ System, leke ve erken yaşlanmış ciltlerin tedavisinde de kullanılarak üstün sonuçlar elde etmektedir.
Hasara uğramış lekelenmiş ciltte Somon DNA Aşısı lekelerin açılmasına hücre DNA’sını onarılmasını sağlayarak gerçekleştirmektedir. Hekiminizi uygulayacağı tedavi protokolüne göre cilt lekelerinizin giderilmesinde etkin ve gözle görülür sonuçlar sağlamaktadır. 

Somon DNA Aşısı Pİ System ' Detaylı Bilgi için Tıklayın '
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Renovasy F.I.T Peel Akne Tedavisi protokolü ile cildin sebum salgısı kontrol altına alınır ve aknelerin azalması sağlanır.

Aknelerden arındırılan cilt eski sağlığına kavuşmuş olur.
  • Renovasy F.I.T akne tedavisi 4-6 seans aralığında yapılmaktadır.
  • Kişi uygulama esnasında kimyasal peelingteki gibi ağrı, acı ve yanma yaşamaz.
  • Tedavi sonrasında tedavi devam ürünlerini düzenli olarak kullanarak, cilt iyileşmesine katkıda bulunup cildin pürüzsüz olması sağlanabilir. 


Akne tedavi sürecini haftalık olarak deneyimleyebilmek için modelleme sistemimize tıklayın >>>> http://renovasy.com/neden-renovasy/degisiminizi-kesfedin/

Tedaviyi yapan kliniklere ulaşmak için tıklayın >>> http://renovasy.com/satis-noktalari/

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Yetişkinlerin Sivilcelerden Korunma Yolları:
Cildi temizlemek, temizlenmiş porların yeniden sıkışmasını sağlamak, cildi siyah noktalardan arındırmak cilde sağlık kazandıracaktır. Fakat uzun vadeli bir sonucu yoktur. Çünkü kirliliğe bağlı akneler düzelirse de ergenliğe bağlı olanlara etkileri olmaz.
Aknenin sebebini, cildin yüzeyinde değil, organizmanın çok daha derinlerinde aramak gerekir.
Yağ bezleri tarafından salgılanan sebum, porlar sayesinde dışarı atılır. Sebum salgılanması önemli boyutlara ulaşınca, cilt porlanmaya başlar, işte "yağlı cilt" dediğimiz cilt tipi budur.
Yetişkinlerde ise akne oluşması, cildin bu hormona hassasiyeti yüzündendir.
Akneden şikayetçi kişiler de, cildin yağlı olmasının yanı sıra, porlar da saydam hücrelerle tıkalı durumdadır. İlk başta gözle görülmeyen bu tıkanıklık, kendiliğinden kaybolabilir veya tam tersine zamanla siyah noktaya veya içi beyaz cerahatli sivilceye dönüşebilir.
Por (gözenek) tamamen tıkandığında, sebum deri altında beyaz bir renk olarak birikir ve bu birikme deri üstünde görülür, işte iltihaplı sivilce dediğimiz beyaz noktalar, yani "mikrokist'ler bunlardır. Genişlemiş porun havayla temas edip oksitlenmesinden siyah noktalar oluşur. Aknelerde durum bu kadarla da kalmaz. Dışarı çıkamayan sebum yüzünden, yağ bezleri çatlar ve sebum derinin içine yayılır. Organizmanın buna tepki verip iltihaplanmasıyla, kırmızı renkli sivilceler oluşur.

Sıkmak Sakıncalıdır
Akneleri sıkarak yok olmalarını sağlayarak kurtulmayı düşünenler çok yanlış ve kaçınılması gereken yol izliyorlar. Çünkü bu şekilde yağ bezini çatlatma ve iltihaplanmayı çok daha önemli boyutlara taşıma tehlikesi vardır. Aynı şey gelişkin akneler için de geçerlidir. Aknelerden boşalan çukurlar pek çok insanın yüzünde ömür boyu kalacak izler bırakabilir.

Yağlı bir cilde sahip olan kişilerin ciltlerini düzenli olarak ve derinlemesine temizlemeleri gereklidir. Cildi yağlı olanların fazla güneşte kalmamaları gerekir ve güneş yağı kullanmaları da mahzurludur.
Stres, gerginlik, uykusuzluk ve sigara kullanımı akneyi azdıran unsurlardır. Aknelere en iyi gelecek tedavi, cildi dinlendirmekle başlar. Oksijeni bol olan yerlerde bulunmak, düzenli uyku alışkanlığına sahip olmak da akneyi yenmede önemlidir.
Akne oluşumunu tetikleyen en başlıca sebeplerden olan stres ve depresyona karşı uzman yardımı almalı veya strese karşı irade güçlendirilmelidir.
Cildiniz için ürün seçerken kaliteli ve güvenilir ürünler tercih edilmeli. İçeriğinde peptid bulunan ürünler özellikle seçilmelidir. Cilt mutlaka gün sonunda derinlemesine temizlenmelidir. Cilt temizleyicilerin de peptid içermesi önemlidir. Ancak ileri derecede yağlı ve akneli ciltlerin mutlaka bir uzman tarafından kontrol edilmesi ve gerekli tedaviye başlanması gereklidir.
Akne ve yağlı ciltler için Renovasy bio-COS’a başvurabilirsiniz. Bu sistem sayesinde aknelerinizden kurtulabilir, cildinizin yağ dengesini düzene sokabilirsiniz. Sadece uzmanlar tarafından uygulanabilen bu sistemi uygulayan klinikleri öğrenmek için tıklayın >>> http://renovasy.com/satis-noktalari/
Akne Skar sorunu yaşıyorsanız Renovasy bio-COS ve Somon DNA Aşısı ile kombinlenen üstün tedavi programına başvurabilirsiniz. Bu sistem ile ilgili detaylı bilgi için bize ulaşabilirsiniz >> info@optimusmedikal.com

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Akne sadece ergenlikte ortaya çıkan ve ilerleyen yaşlarda bizi terkeden bir cilt sorunu değildir. Özellikle kadınlarda yetişkinlik dönemlerinde de fazlasıyla karşılaştıkları bir cilt sorundur.
Yetişkinlerde sivilce çıkmasının temel sebebi kollajen kaybıdır. Bu sebeple ortaya çıkan sivilceler kalıcı ve köklere kadar uzanan sivilceler olabilir. Bu yüzden de bu yaşlarda çıkan sivilcelerin etki süresi uzun olabilmekte ve iz bırakması oldukça yaygın görülebilmektedir. Peki yetişkinlerde sivilce çıkmasına sebep olan etmenler nelerdir?
Neden Yetişkinlerde Akne Oluyor?
Yaşa bağlı olmaksızın, fazla sebum (cildi doğal olarak nemlendirmek için vücudumuzun ürettiği yağ), cilt hücreleri ve bakteriler biriktiğinde akne gelişir. Araştırmacılar, aşağıdaki faktörlerin yetişkinlerde akneyi tetikleyebileceğini tespit etmiştir:
  • Hormonal değişiklikler. Akne genellikle ergenlik dönemindeki hormanal değişikliklerle ilişkili olmakla birlikte, hormonların değişiklik gösterdiği herhangi bir zamanda da akne görülebilir. Çoğu kadın ayda bir defa nükseden aknelere aşinadır. Hormonal değişiklikler aynı zamanda hamilelik ve menapoz dönemlerinde de oluşarak bazı kadınlarda akneye sebep olabilir.
  • Doğum kontrol haplarının bırakılması. Bazı kadınlar doğum kontrol hapı almayı bıraktığında akne çıkar. Haplar bu kişileri akneye karşı koruyor olabilir.
  • Bazı ilaçların alınması. Östrojen ve progestinler içeren doğum kontrol hapları genellikle kadınlarda akneyi kontrol eder. Bir doğum kontrol hapı sadece progestinler içerdiğinde ise akneyi daha kötü hale getirebilir. Akne, diğer ilaçların da olası bir yan etkisidir. Bunlar arasında havale ilaçları, kortizon ve sakinleştirici ilaçlar sayılabilir. Akne oluştuğu veya kötüleştiği için reçeteli olarak kullandığınız bir ilacı almayı kesinlikle bırakmayın. Reçeteyi yazan doktorla konuşun. Akneyi tetiklemeyen başka bir ilaç yazıp yazamayacağını sorun. Eğer sadece bir ilaç yazabiliyorsa, akneyi kontrol etme yöntemleri hakkında bir dermatoloğa danışın. İlacı almayı bırakmayın.
  • Ailenin akne geçmişi. Bir incelemede, araştırmacılar akneli yetişkinlerin %50’sinin, akne geçmişi olan bir birinci derece akrabası (ebeveyn, kardeş veya çocuk) bulunduğunu tespit etmişlerdir. Bu durum, bazı insanların akneye karşı genetik yatkınlığı olabileceğini düşündürmektedir.
  • Stres. İncelemeler kadınlarda stresin akneyi tetikleyebileceğini göstermektedir. Araştırmacılar, hızlı kariyer yapan kadınlarda artan stres seviyeleri ile daha yüksek akne seviyeleri arasında bir ilişki buldular. Vücut, strese yanıt olarak daha fazla androjen (bir tür hormon) üretmektedir. Bu hormonlar, ciltteki yağ bezlerini ve kıl foliküllerini uyarmaktadır. Stresli zamanlarda aşırı uyarılma olduğunda akne tetiklenebilir.
  • Makyaj. Tüm gün yüzde kalan makyaj cildin yağlanmasına ve gözeneklerin kapanmasına sebep olur. Bu etkenlerde ciltte akne oluşumunu tetikler. Makyaj yapmak zorunda olan birinin akşamları yatmadan önce cildini mutlaka derinlemesine temizlemesi gerekir. Cildi temizlerken onarımını sağlamak ve cilt sorunlarına karşı güçlendirmek için temizleyicilerinizin içeriğinde peptid olmasına özen gösterin.
  • Beslenme. Araştırmalar beslenmenin akne oluşumunda etkili olduğunu kesin olarak kanıtlamamış olsalar da, fazla yağlı ve dengesiz beslenme sonucu vücuttaki yağlanmanın artmasından dolayı akne oluşumu olduğu gözlemlenmektedir.
  • Sigara. Sigaranın erişkin aknesini ortaya çıkaran faktörlerden biri olduğu kanıtlanmıştır. Ayrıca aknenin şiddeti içilen sigara miktarına bağlı olarak artmaktadır.


Sizde akneli ve yağlı bir cilde sahipseniz ve bu cilt sorunundan biran evvel kurtulmak istiyorsanız bio-COS tedavisine başvurabilirsiniz.
Akne ve akne skar tedavisindeki iyileşmeye ait öncesi/sonrası fotoğraflarını görmek için tıklayın >>> http://renovasy.com/neden-renovasy/oncesi-sonrasi/
Akne ve akne skar bio-COS tedavisi yapan klinikleri öğrenmek için tıklayın >>> http://renovasy.com/satis-noktalari/

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Gençler ve ergenlik çağındakilerin ortak sorunu olarak bilinen Akne dermatoloji kliniklerine başvuru sebepleri arasında ilk sıralarda yer alıyor.

Günümüzde 25 yaş sonrasında da giderek artan bir problem haline gelmeye başlayan aknelerin (sivilce) uygun tedaviyle kontrol altına alınabilir. Ancak uzmanlar erişkin aknesinin tedaviye daha dirençli olduğunu belirtmektedir.

Akne,15-45 yaş aralığında dermatoloji kliniklerine başvuru nedenleri arasında diğer hastalıklara göre açık ara öndedir. Ergenlik çağında erkeklerde daha sık görülen akne, erişkinlik döneminde ise daha çok kadınları etkilemektedir. Erişkin akneleri olarak adlandırılan 25 yaş sonrası akneleri ağırlıklı olarak ağız ve çene çevresinde uzun süre devam eden derin yerleşimli lezyonlar şeklinde olup kaşıntı ve ağrı gibi yakınmalara yol açabilmektedir.

Klasik olarak akne oluşumu derideki yağ bezleri tarafından üretilen sebumun gözenekleri tıkaması, bakterilerin buralara yerleşmesi ve bunun sonucunda iltihaplı sivilcelerin gelişmesine bağlıdır. Erişkin aknesi ise daha karmaşık, henüz tam olarak nasıl ortaya çıktığı yeterince aydınlatılamamış bir akne çeşididir.

Yetişkinlerde görülen akneler için dünyada en çok tercih edilen yöntem kimyasal peeling yöntemidir. Ancak kimyasal peeling, tedavi esnasında kişiye ağrı ve acı yaşatabilir. Tedavi sonrasında da kişiyi sosyal hayattan uzaklaştırır. Bu doğrultuda geliştirilen son teknolojiler, kimyasal peelingin etkin tedavi mekanizması ve hasta konforu göz önüne alınarak ortaya bio-COS tedavisini çıkarmıştır. Bio-COS tedavisiyle akne ve akne skar tedavilerinde hasta memnuniyeti sağlanmaktadır.

Sistemi uygulayan klinikleri öğrenmek için tıklayın >>> http://renovasy.com/satis-noktalari/
Akne ve akne skar tedavisindeki iyileşmeye ait öncesi/sonrası fotoğraflarını görmek için tıklayın >>> http://renovasy.com/neden-renovasy/oncesi-sonrasi/

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Akne sorunu en yaygın cilt sorunlarının başında gelmektedir. Ergenlik döneminden yetişkinliğe kadar bir çok evrede karşılaşılan bu sorun kişinin hem sağlığını hem de psikolojisini tehdit eder.
Akne ile İlgili Bilinmeyenler;
11-30 yaş aralığındaki kişilerin %80’i akneden etkilenmişlerdir. Bu yaş aralığı akneden en çok şikayet edilen yaş aralığı olarak bilinmektedir.
Aknenin vücutta etkili olduğu alanlar sırasıyla yüz, sırt ve göğüs bölgeleridir. Oran olarak verilirse aknelere, %99 oranında yüzde, %60 oranında sırt bölgesinde ve %15 oranında göğüs bölgesinde karşılaşılmaktadır.
Yetişkinlik döneminde meydana gelen aknelerin %80’i bayanlarda görülmektedir. Bunun asıl sebebi ise hormonal değişikliklere bağlanmaktadır.
Akne sorunu yaşayan bireylerin %92’sinde depresyon ve yoğun stres sorunu ortaya çıkmıştır. Araştırmaya göre bu bireylerin %15’inde ise sosyal çöküntü sorunu hakimdir.
Küresel akne pazarının 2016 yılında 3.02 milyar dolar gelirine ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bu oranın yüksekliği akne sorunundan dolayı tedavi gören ve tedavi amaçlı ürün kullanan kişilerin çokluğunu da gözler önüne sermektedir.
Akne Tedavisi;
Akne tedavisi olan insanların %90’ı ortalama 3 ay sonra %50 oranında bu sorunlarından kurtulup iyileşme yaşarlar. Ancak burada bilinmesi gereken en önemli şey tedavinin devamlılığıdır.
Yaz aylarında akne tedavilerinden kesinlikle kaçınılması gerekmektedir. Güneş bu tedaviler üzerinde olumsuz etki yaratır. Aksi takdirde cilt daha da kötü hale gelebilir.
Akne Skarları;
Akne sorunu yaşayanların %20’sinde akne skarları da etkili olur.
Bir çok klinikte akne tedavisi ve akne skar tedavisi yapılmaktadır. Akne tedavilerinde etkili sonuçlar için dünyada en çok başvurulan yöntem kimyasal peelingtir.
Kimyasal peeling ile yapılan akne tedavilerinde iyileşme oranı ortalama %50 ile %75 arasında değişmektedir.
Kimyasal peelingde karşılaşılan zorluklardan kurtulmak ve aynı etkilerle tedavi olmak için Renovasy bio-COS ile tanışın. Kimyasal peelingin uygulama esnasında yaşattığı ağrı, acı ve yanma hissini en aza indiren sistem, uygulama sonrasında da aynı konforu sağlayarak anında sosyal hayata dönebilmenizi sağlar.
Akne ve akne skar tedavisindeki iyileşmeye ait öncesi/sonrası fotoğraflarını görmek için tıklayın >>> http://renovasy.com/neden-renovasy/oncesi-sonrasi/
Akne ve akne skar bio-COS tedavisi yapan klinikleri öğrenmek için tıklayın >>> http://renovasy.com/satis-noktalari/

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Cilt yaşlanmasının hızını sadece genetik mirasınız belirlemez. Cildinizin nasıl yaşlanacağına yalnızca genleriniz karar vermez. Cildinize nasıl baktığınız ve çevresel faktörlerden nasıl etkilendiğiniz yaşlanma hızınızı çok daha önemli derecede etkiler. Çevresel faktörleri engellemek ise cildinizde zamanla kaybolan maddelerin yerine konmasıyla mümkün olur. Cildin yapısının güçlenmesi, karşı karşıya kalacağı olumsuzluklara karşı dirençli olmasını sağlar. Pİ System ile zamanın sunduğu tüm olumsuzluklarla savaşabilirsiniz.

YOĞUN NEM & ONARIM
Pİ System’in cildin nem dengesini düzenlediği klinik olarak kanıtlanmıştır. Yapılan araştırmalara göre bu sistem, cildi derinden nemlendirerek elastikiyet ve sıkılaşma sağlar. Cildi güçlendirir ve çevresel faktörlerin yaratacağı hasarlara  karşı cildi korur. Cilt yapısı belirgin biçimde düzelir ve gelişir.


Detaylı Bilgi İçin Tıklayın >> www.somondnaasisi.com


------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Süregelen stresin özellikle kadın sağlığı açısından olumsuz etkilerinden en büyüğü ise yaşlanma etkisi oluyor. Bilimsel araştırmalara göre uzun süre strese maruz kalan kadınların vücudunda hücrelerin daha fazla serbest radikal ürettiğini, bu zararlı maddelerin de kadınların yaşlanma sürecini hızlandırdığını belirtiyor.
Strese giren kadınların vücudunda neler olduğunu şöyle sıralıyor:
- Cildi bozuyor; cilt yaşlanması ve kırışıklıklar gibi sorunlar çıkıyor.
- Cildin nem ve yağ dengesini bozuyor.
- Akneleri artırıyor ve alerjik reaksiyonlara yol açıyor.
- Saçların dökülmesine ya da beyazlaşmasına neden olabiliyor.
- Bazı insanlarda tırnak ve saçların uzaması yavaşlıyor.
- Sinirlendiğimizde, öfke ve endişe gibi duygular bizi ele geçirdiği anda, yüz mimiklerimiz değişiyor.
- Göz, alın ve ağız çevresinde kasılmalar başlıyor.
- Stres altında bozulan kan dolaşımı, kılcal damar genişlemelerine ve varislere yol açıyor.
KESİNTİSİZ STRES, KROMOZOMLARI KISALTIYOR
Aralıksız olarak devam eden stresin sağlığa zarar verdiği artık kesin olarak biliniyor. Yapılan son bilimsel çalışmalar da, insanların stres yüzünden hastalıklara niçin daha duyarlı hale geldiğini gösteriyor. Uzun yıllar devam eden stres, belli başlı beden hücrelerinin ömrünü kısaltarak, insanların daha çabuk yaşlanmalarına neden oluyor. Yıllarca stres altında yaşayan 58 kadını inceleyen Amerikalı bilim adamlarına göre stres altında kalan bağışık hücrelerindeki kromozom uçları, sağlıklı kadınlarınkine göre daha kısa.
DNA´nın bu bölümlerindeki uzunluk, hücrenin ne kadar süre daha bölüneceğini belirliyor. Belli bir kısalığı aştıktan sonra ise önemli genetik bilgiler yok oluyor ve hücre ölüyor. Kadınlar gündelik yaşamda ne kadar çok strese girerlerse ve stres durumu ne kadar uzun devam ederse bu kromozom uçları o denli kısalıyor, bunları tamir eden enzimin etkinliği düşüyor ve hücreler daha fazla serbest radikal üretiyor. Bu durum da yaşlanmaya yol açıyor.
STRESLİ KADIN, YAŞLANDIRAN MADDELER ÜRETİYOR
Stres seviyesi çok yüksek olan bazı kadınların hücreleri biyolojik açıdan bakıldığında on yıl daha yaşlı görünüyor. Araştırmacılar, stres hormonunun artışına bağlı olarak daha fazla serbest radikal üretildiğini tahmin ediyor. Vücutta stresin etkisiyle üretilen serbest radikaller ise “tamir edici enzime” zarar veriyor. Hızlandırılmış hücre yaşlanması, stres yaşayan insanlarda kalp hastalıkları veya bağışıklık sisteminde zayıflama gibi sorunların daha sık ortaya çıktığını açıklıyor. Stres, kortizol hormonunu artırıyor.
Özellikle düzenli ve yoğun strese maruz kalındığında yaşlanmayla doğal olarak artacak olan kortizol hormonu genç yaşlarda artmaya başlıyor. Kortizol hem hücre yaşlanmasını hızlandırıyor hem de vücudun savunma sistemini zayıflatıyor. Bu nedenle yaşlılıkta yakalanacağımız hastalıklara daha erken yaşlarda yakalanma olasılığı artıyor. Yine, kadınlık hormonlarından östrojen, başta cilt ve kemikler olmak üzere bedenin yaşlanmasını azaltan etkilere sahiptir. Yoğun ve sürekli strese maruz kalan kadınlarda östrojen salınımı düzensizleşiyor. Bu durum gerek ruhsal hastalıklara yatkınlığı artıyor, gerekse yaşlanmayı hızlandırıyor.

Yaşlanma hızını yavaşlatmak ve cildi kuvvetlendirmek için Somon DNA Aşısı Pİ System’e başvurun>> www.somondnaasisi.com

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Gerçeklerle yüzleşme zamanı!
Yaşlanma süreci maalesef durdurulabilir değildir. Ancak yaşınızdan daha çabuk yaşlanmak engellenebilir. Çevresel faktörlerin etkisi cildinizi olduğundan daha da büyük hasara uğratarak yaşlanma sürecinizi hızlandırır. Bu hızlanmaya engel olmak ise elinizdedir.

Cildi Erken Yaşlandıran Nedenler
Güneş hasarı, stres, sigara, kilo kaybı gibi faktörlerin cildinizi erken yaşlanmanın olumsuz etkisine alacağını unutmayın! Cildin erken yaşlanmasına neden olan en önemli faktörler;

Stres
Uzun süre strese maruz kalan kadınların vücudundaki hücreler daha fazla serbest radikal üretir ve bu zararlı maddeler de kadınların yaşlanma sürecini hızlandırır.

Sigara
Sigaradaki nikotinin cildin üst tabakasında suyun tutulumunu azalttığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca kollajen parçalanmasına sebep olarak erken yaşlanmayı tetiklemektedir. Sigara içen kişilerde içmeyenlere göre iki kat daha fazla kırışıklık oluştuğu saptanmıştır.

Güneş
Günes nemi kurutarak, cildin ürettiği doğal yağları da bitirir, uzun süre güneşe maruz kalmak, cildinizi susuz bırakır ve cilt yaşlanmasına sebep olur.
Güneş kollajen ve elastini kırınca, çizgiler ve kırışıklıklar ortaya çıkar.

Aşırı Kilo Kaybı
Aşırı kilo verdiğinizde, yüz ihtiyacı olan yağdan mahrum kaldığında sadece gözler sarkık ve çukur bir görünüm kazanmaz deri de destek dokuyu kaybettiği için sarkar. Bu da erken yaşlanmanızı sağlar.
Yaşlanmaya karşı cildi güçlendirmek için Somon DNA Aşısı Pİ System’e başvurabilirsiniz >> www.somondnaasisi.com

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Yaşlanmak hepimizin kabusu… Karşı koymak için türlü yöntemlerden medet umuyoruz; ama bazen insanın yaşam tarzı yaşlanmasının ne önemli sebebi olabilir. İşte cildinizin normalden erken yaşlanması ve kırışmasının en önemli ilk on sebebi...

Güneş
İlkbaharla birlikte göz kırpmaya başlayan güneşin sıcaklığını cildinizde hissetmek hoşunuza gidebilir. Kimin gitmez ki? Ama bu yüzünüzün kırışmasına sebep olabilir. Güneşle olan tüm bağlantınızı kesin ve eve kapanın demiyoruz; ama iyi bir güneş kremi kullanmayı asla ihmal etmemelisiniz.

Mimik
Çocukken anneniz sizi de uyarmaz mıydı: “Şunu yapmayı kes, yoksa yüzün öyle kalacak!” Aslında yalan da söylemiyorlardı. Yüzünüzü her hareket ettirdiğinizde cildiniz biraz daha kırışır.

Sigara
Evet hepimiz biliyoruz ki sigara güzelliği etkiliyor ama sadece sizi hasta edip dişlerinizi sarartmıyor aynı zamanda yaşlı görünmenize sebep oluyor!

Yatış pozisyonu
Kulağa tuhaf gelse de tüm günün yorgunluğundan arınmanız için yatağa girdiğinizde de kendinize dikkat etmeye devam etmelisiniz. Çünkü bir pozisyonda çok uzun süre yatarsanız, yüzünüzün o bölgesi daha çok kırışıyor. Bu yüzden yüzükoyun yatmaktan çok sırtüstü uyuma alışkanlığı kazanın. Aynı zamanda uykusuzluk da erken yaşlanmaya sebep olur.

Stres
Kadınsınız, öyleyse gerçekçi olalım. Hayatınızdan stresi tamamen çıkartmanız mümkün değil ama güzel yüzünüzü korumak için daha sakin ve soğukkanlı olmayı denemelisiniz. Aslında kırışıklıkları önlemek için stresten uzak durmalısınız; çünkü bu kırışıklar daha çok strese girmenize sebep olacak.

Alkol
Ne kadar çok içerseniz o kadar kırışırsınız. Alkol yüzünüzün şişmesine sebep olur; şiş indiğinde de gerilmesine ve kırışmasına yol açar.Yakın arkadaşınız alkolün tam bir baş belası olduğunu fark edin; çünkü sabahları sizi baş ağrısı ve kırışıklarla baş başa bırakıyor.

Nemsizlik
Kuru cilt en kötüsüdür. Çatlamanıza, kanamanıza ve kırışmanıza sebep olur. Vücudunuzun ne kadar suya ihtiyacı varsa yüzünüzün de nemlendiriciye o kadar var. O kremi el altında tutun!

Yerçekimi
Bunun çözümü yok . Bizi ve dünyamızı koruyan yerçekimi aynı zamanda her gün aleyhimize de çalışıyor. Diğer şıklara dikkat edip suç ortaklığı yapmamak elimizden gelen tek şey.

Genler
Ailenize ve kırışıklıklarına bakın hanımlar; çünkü onların hikâyesi sizinkine dönüşebilir. Duruma fiziksel olarak çok katkımız olamasa da en azından onların hatalarından ders çıkarabiliriz.

Aşırı Kilo Kaybı
Aşırı kilo verdiğinizde, yüz ihtiyacı olan yağdan mahrum kaldığında sadece gözler sarkık ve çukur bir görünüm kazanmaz deri de destek dokuyu kaybettiği için sarkar. Kırışıklık ve yaşlanma izleri ortaya çıkar.

Yaşlanmaya karşı cildi güçlendirmek için Somon DNA Aşısı Pİ System’e başvurabilirsiniz >> www.somondnaasisi.com

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Yıpranmaya ve yaşlanmaya başlayan cildinizi yeniden yapılandırmak için Somon DNA Aşısı Pİ System’e başvurun!

Somon DNA Aşısı Pİ System, yaşlanma süresi boyunca ciltte meydana gelen her türlü sorun için kullanıma uygundur. Cilt rejuvenasyonundan, hormonal saç dökülmesine kadar geniş bir alanı kapsayan uygulama alanı için tıklayın >>  http://www.somondnaasisi.com/#!pi-system-kullanim-alanlari/cjzf

Sistemi uygulatabileceğiniz kliniklere ulaşmak için tıklayın >> http://www.somondnaasisi.com/#!satis-noktalari/cyw7

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Yaşlanan cildin yapısı bozulur
Güneş ışığı ve yıpranan ciltteki enflamasyon, cildi hızla yaşlandırır. Yaşlanan cildin yapısında elastin lifleri sertleşir, kollajen lifleri kalınlaşır ve deride çıkıntılar oluşmaya başlar. Cilt pürüzlü bir yapıya bürünür. İnce çizgiler ve kırışıklıklar meydana gelir.
Kırışıklıklar, deride belirgin hale gelmelesinden veya yerçekiminin etkisini göstermesinden yıllar önce oluşmaya başlar. Vücutta meydana gelen kaçınılmaz yavaşlamanın sebeplerinden biri bazı hücresel değişimlerdir. Ancak ciltte yaşlanma sürecini hızlandıran başka bir etken daha vardır. Bu, güneş ışığı ya da yıpratıcı tedavilerin neden olduğu enflamasyondur.

Elastin: Bazı uzmanlara göre, yaşlanma sırasında en eski ve büyük değişimler elastin liflerinde meydana gelir. Yaşlandıkça güçlü ve derin lifler adeta 'güve yemiş' gibi bir görünüme bürünür. Ayrıca lifler kalınlaşarak kıvrılır. Normalde elastin lifleri ince dallar halinde birbirlerine uzanır. Yaşlandıkça bu dallar sertleşip dağınık bir hal alır ve sonuçta karmaşık bir yığın haline gelir.

Kolajen: Elastin liflerinde görülen bozulma ve karmaşa çoğaldıkça kollajende de her yıl yüzde 1 oranında bir düşme gözlenir. Güçlü kolajen lifleri, tendonlar ve bağlarda bulunur. Ancak bu lifler ciltte de bir dereceye kadar sertlik sağlar. Kadınlarda erkeklere kıyasla daha az kolajen olduğundan, yapısal bir bakış açısı ile kadınların ciltlerinin erkeklerinkinden yaklaşık 15 yaş daha yaşlı olduğu söylenebilir. Özellikle güneş ışınlarına çok fazla maruz kalma durumu varsa kolajen daha da kalınlaşır. 


YAŞLI DERİ TEMBELLEŞİR

Protein Parçalanması: Yaşlanma da enzimlerde bir artış meydana getirir. Bu durum şu şekilde meydana gelir: Deri hücreleri yaşlandıkça, hücrelerin eskisi kadar hızlı ve tam olarak bölünebilmesi için gerekli genetik materyal (DNA) üretimleri yeterli düzeyde devam etmez. 70 ya da 80 yaşına geldiğinizde tembel ve yaşlı deri hücreleri ciltte çıkıntılar oluşturur. Kırışık oluşumunun sebeplerinden biri; kolajen ve elastinin parçalanması ve liflerin onarımının yavaşlamasıdır.
Tüm bu süreci yavaşlatmak için cilt kalitesini artırmak gereklidir. Cildi dışardan destekleyerek güçlü bir yapıya sahip olması sağlanmalıdır. Bunun için Somon DNA Aşısı’na başvurabilirsiniz.
Somon DNA Aşısı ile detaylı bilgi almak için tıklayın >> www.somondnaasisi.com

Sistemin etkilerini görmek için öncesi/sonrası fotoğraflarına göz atın >> http://www.somondnaasisi.com/#!pi-system-tedavi-sonuclari/cvn3

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Güzel görünmek ve çekici olmak her kadının hayalleri arasında doğal olarak yer alıyor. Bunu gerçekleştirebilmek için çeşitli beslenme taktiklerinden tutun da estetik operasyonlara ve elbette kozmetik makyaj malzemelere başvuran kadınlar toplumun çok büyük çoğunluğunu oluşturuyor. Ancak daha güzel olmak için yapılan çoğu şey ya sağlıksız ya da uzun sürelerle vücuda uygulanamaz durumda oluyor ve aksi taktirde çabuk yıpranma, yaşlanma ve diğer yan etkilere neden oluyorlar.
Bu nedenle makyaj yapmadan da güzel olunacağı unutmamalı ve uzmanların tavsiyelerini dikkate almalısınız.
Makyajsız şekilde güzel görünmenin en iyi yollarından birisi parlak ve canlı bir cilde sahip olmaktır. Vücudunuzun dış kabuğu olan cildiniz ne kadar sağlıklı görünürse o kadar güzelleşeceğiniz için cildinizi düzenli olarak temizlemeli ve sürekli taze kalmasını sağlamalısınız.
Makyajın cilt bakımı olduğuna dair maalesef büyük bir yanılgı vardır. Halbuki makyaj cilt bakımını sağlamaz ve tam tersi bir şekilde cildin yorulmasına karşılık olarak sadece anlık bir güzellik verir. Cilde ne kadar az makyaj uygulanır ve ne kadar doğru cilt bakımları yaptırılırsa, cildin o kadar güzel görüneceği ve sağlıklı kalacağı unutulmamalıdır. İyi bakılan ciltler her zaman çevresel faktörlerden korunur ve güçlü bir yapıya sahip olurlar. Kullanacağınız cilt bakım ürünlerinden, yaptıracağınız her türlü işleme kadar olan süreç bir bütündür. O sebeple bilinçli uygulamalar yaptırmak ve cilt bakımlarınızı ve kremlerinizi düzenli kullanmak önemlidir.

Ayrıca iyi bir beslenme hem sağlığın, hem de canlı, güzel bir cildin garantisidir. Sağlıksız beslenme şekillerinden uzak durarak daha güzel görünebilirsiniz. Kötü beslenme şekilleriyle solduktan sonra makyajla canlanmaya çalışmak yerine sadece beslenmenizle bile inanamayacağınız kadar çekici olabilirsiniz. En önemli husus pürüzsüz ve sağlıklı bir cilt için tüm bu etkenlerin dikkate alınarak bir bütün halinde uygulanması gerektiğidir.

Cilt kalitenizi artırmak için uygun bir yöntem arayışı içindeyseniz bize ulaşın >> info@optimusmedikal.com


------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Yaş aldıkça cilt yapımız bozulmaya başlar. Zaman içinde makyajdan strese, hatalı beslenmeden zararlı alışkanlıklara kadar bir çok sebep bu süreci olumsuz etkiler ve yapının bozulmasına katkı sağlar.
Cilt yüzeyi eski pürüzsüz ve sıkılığını kaybetmeye başladığında ayna karşılaştığımız kişiye olan memnuniyetimiz gün geçtikçe azalır. İnce çizgi, kırışıklık, sarkma, leke, AKNE izleri gibi bir çok cilt sorunu güzelliğimize gölge düşürür. Cilt her geçen sene bir önceki seneye göre nem ve elastikiyet kaybeder. Bu da ona göstermemiz gereken özeni kat ve kat artırmamız gerektiğine bir işarettir. 30’lu yaşlardan sonra cilt sorunlarını ciddiye alıp gereken önemleri almazsak ilerleyen dönemde cilt sağlığımızı ve güzelliğimizi korumak daha da zorlaşacaktır. Yaş ile birlikte ciltte oluşan sorunları inceleyecek olursak;

Kırışıklıklar
Kırışıklıkların ortaya çıkması cildimizin elastikiyetini kaybetmesinin temel nedendir. Buna ek olarak; Doğal yaşlanma süreçleri, aşırı güneş ışığına maruz kalma, sert ve kuru iklim koşulları, aktif veya pasif sigara içiciliği, çevre ve hava kirliliği, stres, beslenme yetersizlikleri, egzersiz yapmama, aşırı mimiklerle konuşma,
aşırı makyaj ile cildin kuruması, cilt temizleme ve bakımı eksikliği gibi faktörlerde kırışıklıkların oluşumu ve ilerlemesi açısında etkilidir.

Açılmış Gözenekler
Cilt yüzeyinde bulunan küçük gözenekler vücut tarafından salgılanan sıvıların dışarı atılmasınısağlar. Yağ ve ter bu gözeneklerden çıkarken ayrıca cilt bu gözenekler sayesinde nemli kalır. Pek çok insanın ortak şikayeti, normalden daha geniş olan ve estetik açıdan sorun yaratan büyük gözeneklerdir. Cilt gözeneklerinin açılmasının veya büyük olmasının ana nedeni genetiktir. Ancakkötü cilt bakımı, güneşte uzun süre kalmak ve yaşlandıkça ciltte kaybedilen kollajen ve elastin de gözeneklerin genişlemesinde etkilidir.

Sarkma
Cilt sarkması pek çok kişinin problemidir. Cilt sarkması genel olarak 30 ’lu yaşlarda başlar. Yaş aldıkça sarkma oranı artar. Sarkmanın nedeni yerçekimi etkisidir. Cilt altında kollajen, elastik lifler ve hyaluronik asit azaldıkça cilt yerçekimine karşı koyamaz. Cildin sarkma oranını genetik yapı, güneş altında kalma derecesi, sigara içmek ve beslenme belirler. Ayrıca sık kilo alıp vermek, özellikle ileri yaşlarda sarkmanın en önemli sebeplerindendir. Cildin sarkması sonucu yüz ovalinde de bozulmalar ortaya çıkar.

Lekeler
Kahverengi lekeler herkesin kabusu olan ve güneş ışığına bağlı olarak ortaya çıkan oluşumlardır. Genellikle yüz gibi güneşe daha fazla maruz kalan alanlarda kendine yer bulan kahverengi lekeler, derideki melanosit adı verilen hücrelerin koyu kahverengi renkli melanin pigmenti üretmesi sonucu meydana gelir.  Yaşlanma ile artan kahverengi lekeler ya da karanlık noktalar ise yaşlılık lekeleri olarak bilinir.

Bu sorunların tamamının temel sebebi cildin nem ve elastikiyet kaybetmesine bağlıdır. Tüm bu yaşlanmaya bağlı ortaya çıkan sorunlarla mücadelede cildi kaliteli hale getiren yöntemlere başvurmak gerekir. Bu yöntemler yaşa ve yapıya göre düzenli olarak uygulamak en iyi sonuçları verir. En etkili yöntem cilt sarkmadan cildi sağlıklı hale getiren uygulamaları yapmaya başlamaktır. Son dönemde doktorların sıklıkla tavsiye ettiği Somon DNA Aşısı yöntemi, cilt kalitesinin arttırılması için oldukça idealdir. Özellikle cilt yapısını güçlendirmeyi hedefleyen bu yöntem ile cilt elastikiyet ve nemi artırılır. Cilt yeniden yapılandırılarak pürüzsüz ve parlak bir forma kavuşur.
Sistemle ilgili detaylı bilgi için tıklayın >> www.somondnaasisi.com
Sistemin etkilerini görmek için öncesi/sonrası fotoğraflarına göz atın >>http://www.somondnaasisi.com/#!pi-system-tedavi-sonuclari/cvn3

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Cilt yaşlanmasını engelleyen Somon DNA Aşısı Pİ System

Yaşlanma sonucu cilt ovali ve yapısı bozulur. Kırışıklıklar ve pürüzler ortaya çıkar. Pİ System tedavisi sonucu cilt eski elastikiyetine ve kalitesine kavuşur. Cilt elastikiyetinin artmasıyla  cilt onarımı ve gençleştirilmesi sağlanır.

Somon DNA Aşısı Pİ System;
143 hasta üzerinde yapılan klinik değerlendirme sonucunda %15 nem ve
%22 elastikiyet artışı gözlemlenmiştir.

Somon DNA Aşısı ile ilgili detaylı için tıklayın >> www.somondnaasisi.com
Uygulamayı yapan klinikleri öğrenmek için tıklayın >> http://www.somondnaasisi.com/#!satis-noktalari/cyw7


------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Cildiniz gün geçtikçe nem kaybediyor ve yaşlanma belirtileriniz gün yüzüne mi çıkıyor?

Yaşlanma sürecini tetikleyen bir çok faktör vardır. Bunların en önemlisi cildin nem dengesinin bozulmasıdır. Nemini kaybeden cilt elastikiyet ve sıkılığını da kaybeder. Önlem alınmadığı takdirde zamanla ince çizgiler yerini derin kırışıklıklara bırakır. Bu sürecin yavaşlatılması için cilde nem takviyesi yapmak ve kalitesini artırmak gerekir.

Somon DNA Aşısı olarak bilinen Pİ System, hyaluronik asit ve somon dna moleküllerinin kombine olarak kullanıldığı bir cilt yenileme yöntemidir. Bu yöntem sayesinde cilt, yaşlanma etkilerine karşı korunmuş olur. Yoğun nemlendirme sağlanan cilt, parlak, sağlıklı ve gençleşmiş bir görünüme bürünür.

Genç ve olgun ciltler için ayrı tedavi protokolleri sunan bu sistem ile, cilt yapısı düzenlenerek kalitesi artırılır böylece yaşlanma etkileri engellenmiş olunur. Aynı zamanda yüz, boyun-dekolte, el ve dudak bölgelerini yenilemek ve gençleştirmek için de kullanılır.
Akne skarları ve leke tedavisinde de başvurulan bu yöntem,cildi daha parlak ve aydınlık bir görünüme kavuştururken doğal görünüşü de bozmaz.

Detaylı bilgi ve Pİ System uygulayan klinikleri öğrenmek için tıklayın >> www.somondnaasisi.com



Kışın Cilt Neden Kurur?

DIŞARDAKİ SOĞUK HAVA + İÇERDEKİ SICAK HAVA = NEMSİZ VE KURU CİLT

SOĞUK HAVA: 
Soğuk hava şartlarında vücut ısı kaybını önlemek için damarların çapını daraltır ve cilt yüzeyindeki kan  dolaşımı azalır. 

RÜZGAR: 
Sert rüzgarın, cildin üzerinde kurutucu ve yıpratıcı etkisi vardır. Rüzgar cildi tahriş eder ve nemini kaybetmesine sebep olur.

SICAKLIK:
Şömine ve merkezi ısıtma sistemleri soğuktan yırpanan cildin fazlasıyla kurumasına neden olur.

SİGARA:
Sigara kullanımı ya da dumana maruk kalmak cildi besleyen kılcal damarların daralmasına sebep olur. Bu da oksijen ve besleyicilerin taşınmasını engelleyerek, cildin kurumasına ve yaşlanmasına yol açar.

SICAK EV: 
Kışın ısıtılan ev ve ofis ortamı havayı kurutur. Genel olarak ortamındaki nem oranının %50 civarında
olması önerilir. Ancak ısıtma sonucu nem düşer. Nemsiz ortamda cilt kuruluğu oraya çıkar.

SICAK SU İLE BANYO:
Kışın sıcak su ile uzun süreli banyo yapmak cildin kurumasına neden olur.

SICAK İÇECEKLER:
Kahve ve çay, kafein türevi içerdiği için aşırı tüketildiğinde cildi kurutuyor. Özellikle kış aylarında çay ya da kahveyi günde iki bardaktan fazla içmemek gerekiyor.

GÜNEŞ:

Güneş kışın da cilde zarar verir. Güneş cildin nemini kaybetmesine ve yaşlanmasına sebep olur. Bu sebeple güneş ışınlarının kurutucu etkisinden korunmak gerekir. 

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Cildin düşmanı: Soğuk hava
Kış aylarında soğuyan havayla birlikte cildimiz de değişime girer. Kurur, pul pul dökülür, matlaşır, çatlar ve hatta yara olabilir... Bunu önlemekse elbette mümkündür.

Cildi koruyan, doğal bariyeridir. Bu sayede içerdeki maddeler dışarı çıkmaz, dış etkenler de kontrollü olarak cilde sızar. Ne yazık ki hava soğuyunca bu denge alt üst oluyor. Bariyer tabakanın bütünlüğü bozuluyor, yağ oranı düşüyor ve ciltte %10 olması gereken su oranı azalıyor. Kuruyan cildin rengi matlaşıyor, donuk, gri-beyaz bir renge dönüşüyor.

Çizgiler artıp derinleşiyor, deri pütürlü ve pullu bir görünüm kazanıyor. Hele yaş da ilerlemişse yağ tabakası azalan ciltte bu sorunlar çok daha hızlı bir şekilde ortaya çıkıyor. Kışın havanın nem oranının düşmesiyle, sert ve soğuk rüzgarlar cildin su kaybını artırır. Soğuğun da etkisiyle büzülen damarlar cildi yeterince besleyemez. Yaşanılan mekanlardaki klima yüzünden kuruluk seviyesi yükselir. Banyo suyunun çok sıcak olması, giyilen kıyafetlerin de yünlü ve dar olması, şikayetleri çoğaltır.
Kuruyan cildin en büyük sorunu, nem kaybı. Bu nedenle nemi tutan ve hapseden ürünler sürülmelidir. Özellikle hyaluronik asitli ve biopeptid içeren krem ve serumlar önerilmektedir. Bunlar cildi kuvvetlendirir ve nemine kavuşmasını sağlar. Yine de kuruluk geçmiyorsa cilt doktoruna görünmek gerekir.
Aynı zamanda nem dengesini korumak için Somon DNA Aşısı da kullanılmaktadır. Bu sayede kuruyan ve matlaşan cildin nemli ve parlak olması sağlanır.

Dikkat:
  • Küçük ama önemli önlemler alarak cildinizin parlaklığını kışın da korumak mümkün.
  • Günde en az 6 bardak su için.
  • Kahve ve çay, idrara fazla çıkardığı ve kafein türevi içerdiği için aşırı tüketildiğinde cildi kurutuyor. Çay ya da kahveyi günde iki bardakla sınırlayın.
  • Kolonya, ıslak mendil ve antibakteriyel sabun kullanmayın. Yüzünüz için biopeptidli yıkama jeli tercih edin.
  • Çok sıcak suyla yapılan uzun süreli banyodan uzak durun. Sık ve sıcak suyla yıkanmak, deriyi daha da kurutur. Deri kaşınır, kızarır, hatta kuruluk egzaması gelişebilir. Haftada en fazla iki kez ılık suyla yıkanın, böylece cildin doğal nem dengesi korunmuş olur. Banyo ürünlerinizi renksiz, parfümsüz ve çok köpürmeyenlerden seçin.
  • Banyodan sonra cildinizi nazikçe kurulayın ve mutlaka biopeptidli bir nemlendirici ile nemlendirin. sürün.
  • Yaşadığımız ortamı sık havalandırın.
  • Spor yapmak kan dolaşımını arttırıp cildi rahatlatır. Ancak spor yaparken rahat ve sentetik Günde en az sekiz saat uyuyun. Cildin sorunları, uyku sırasında tamir edilir. Uyumadan önce uygun nemlendirici ve bakım kremleri sürün.
  • Özellikle kuru cilt için, gıdalardaki yağın kalitesi ve vitamin içeriği önemli. Omega 3’den zengin, başta somon balığı gibi  tüm deniz ürünlerini, çerezlerden ceviz ve bademi tüketin.
  • Nar, portakal, mandelina C vitamini açısından çok zengin meyveler. Cildinizin tazeliğini korumak adına bu meyvelerden her gün bir porsiyon tüketin.
  • Basit şekerler ve karbonhidratlar cildin yapısına zarar verdiği için tatlıdan uzak durun.


Somon DNA Aşısı Pİ System ile ilgili bilgi almak için tıklayın >> www.somondnaasisi.com

Biopeptid içeren Renovasy Cilt Bakım ürünleriyle tanışmak için tıklayın > www.renovasy.com


------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Soğuk havalarla birlikte cilt kuruluğu da artıyor. Nemini kaybeden cilt ise daha hızlı yaşlanıyor. Peki bu olumsuz etkiyi durdurabilmek için ne yapmalıyız?

Yüzümüz soğuk havada daha çok tahriş olur. Atkı, bere, şapka kullanarak yüzümüzü daha fazla koruyacak vaziyete getirmeliyiz. Aynı zamanda kışın da güneş koruyucu krem kullanmaya devam etmeliyiz. Çünkü kışın kardan da ultraviyole ışınlarından cildimiz etkilenebilir. Cilt tahrişi cilt alerjisi, kuruluk olduğu için daha kolay oluşacaktır. O yüzden sık sık nemlendirici kullanmalıyız. Özellikle içeriğinde hyaluronik asit ve peptid bulunan kremler cildin daha yoğun nemlenmesini ve onarılmasını sağlayacaktır. Soğuk havalarda uzun süreli duşta kalmak ve suyun sıcaklığını doğru ayarlamakta önemlidir. Bu sebeple sıcak ve uzun süreli duş almaktan kaçınmalıyız. Sıcak duş cildimizi kurutuyor, aynı zamanda kireçli olduğu için cildin kuruması artabilir. Sıcak duştan sonra çok kireçli bir su varsa tatlı bir su ile üzerimize bir tas su dökerek kireci üzerimizden atabiliriz. Peşine cildimize nemlendirici sürebiliriz, o da cildimizi uzun süre koruyacaktır.

Aynı zamanda oda ısısı da cildi kurutan bir diğer faktördür. Kalorifer kenarına su koymak cilt kuruluğunu azaltır.

Besinler de cilt kuruluğunda etkilidir. Vitaminler ve esansiyel yağlardan zengin diyet önerilir. Sebzeler, meyve, balık ve bitkisel yağların dengeli bir şekilde alınması gereklidir. Düşük yağlı diyetler belki vücudumuzu inceltici etki yapabilir ama cildimiz için zararlıdır.

Kızarmış yiyecekler ve aşırı miktarda hayvansal protein alımından kaçınmak gerekir. Sodalı, alkollü ve kafeinli içeceklerden de uzak durmak önemlidir. Kafeinli içecekler idrara çıkmayı arttırarak çok fazla miktarda su ve mineral kaybına; dolayısıyla cilt kuruluğuna sebep olur. Günde en az 1.5 litre kafeinsiz ve alkolsüz sıvı tüketilmesi gerekir. Bu nedenle su içilmesi çok önemlidir.

Aynı zamanda tüm bunların yanı sıra Somon DNA Aşısı’ndan da faydalanmak cilt nemini arttırıcı bir yöntemdir. Deri altına enjekte edilerek uygulanan ve kombine tedavi sunan bu yöntem ile cildin yapısı ve kalitesi iyileştirilir. Cildin nemini düzene sokarak cildin yaşlanma etkilerinden kurtulmasını sağlar. Yöntemle ilgili detaylı bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz > www.somondnaasisi.com

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


CİLDİNİZİN NE TÜR BİR YENİLENMEYE İHTİYACI VAR?

Cildiniz matlaştı ve esnekliğini mi yitirdi? Yoksa cildinizdeki kırışıklıklar gözle görülür bir hal mi aldı?
Sorununuzu seçin ve ne yapmanız gerektiğini öğrenin >>>


  • FOTOLOJİK HASARLAR

Aşırı güneş ışığına maruz kalmış, nemini  ve elastikiyetini kaybetmiş ciltlerdir. Cilt mat, cansız ve  yoğun kırışıklıklara sahiptir. Ciltte eksilen maddelerin yerine konup onarılması gerekir.
  • ALIN KIRIŞIKLIK

Yüzdeki en çok mimik yapılan bölgelerdendir. Tedbir alınmazsa kırışıklıklar derin ve belirgin bir hal alır.  Bu izlerini yok etmek için yoğun nemlendirme gereklidir.
  • GÖZ ÇEVRESİ KIRIŞIKLIK

Yaşlanma belirtilerinin kendisini ilk olarak gösterdiği bölgedir. Kırışıklıklar derinleşmeden hasarın giderilmesi gerekir. Cildin fizyolojik olarak yenilenmesi sağlanmalıdır.
  • İNCE ÇİZGİLER 

30lu yaşlardan itibaren özellikle mimik bölgelerinde kendini gösteren başlangıç kırışıklıklarıdır. Cilt yapısının güçlendirilerek, cildin elastikiyet ve sıkılığını arttırmak gerekir
  • DUDAK YENİLEME

Genellikle mevsim geçişlerinde ve yapısal olarak nemsiz olan dudaklarda  dudak rejuvenasyonuna ihtiyaç duyulur. Dudakların nemli ve parlak hale gelmesi için mutlaka  yenilenme yapılmalıdır.

Tablodaki tüm sorunlar için Somon DNA’sı Aşısı Pİ System çözüm sunmaktadır. Size uygun tedavi protokolü için doktorunuza başvurabilirsiniz.


Ürün ile hakkında bilgi edinmek için internet sitemize başvurabilir-> http://www.optimusmedikal.com/urunler/dermal-estetik-urunleri/dermal-estetik/mastelli/pi-system-1/

Detaylı bilgi için uzmanlarımıza ulaşabilirsiniz -> (0212) 273137

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Tatil için tüm hazırlıklarınız tamam, peki cildiniz tatile hazır mı? Hepimiz tatil boyunca güneşin tadını çıkarma hayalini kurarız. Ancak yaşam kaynağımız olan güneşin olumlu etkilerinin yanı sıra olumsuz etkiler de taşıdığını unutmamamız gerekir. Güneş kendimizi mutlu hissetmemizi sağlar, güneş sayesinde derimizden D vitamini sentez ederiz, bronzlaşınca kendimizi daha güzel hissederiz. Ancak bronzlaşmanın bedelini yıllar geçtikçe ağır bir şekilde ödemek zorunda kalabiliriz.
Güneş yanığı, cildin yaşlanması ve kanser başta olmak üzere ciltte gördüğümüz değişikliklerin en birinci nedeni UV ışınlarının ciltteki melanin, hemoglobin ve DNA gibi kromoforlar tarafından emilmesi (özellikle DNA’nın UVB’yi emmesi) ve sonuçta bu kromoforların hasar görmesidir. UVB üst derideki melanin  ve DNA  tarafından emilir ve güneş yanığına yol açar. UVA ise alt derideki damarlardaki hemoglobine bağlanır. Burada oluşan kimyasal maddeler kollagen ve elastik liflere zarar vererek cildin yaşlanmasını hızlandırırlar. Su toplamaların ve soyulmaların görüldüğü güneş yanıklarında hasar daha fazla oluşur. DNA'nın gördüğü hasar büyük oranda tamir edilir ama bazı kalıcı bozukluklar yaşanabilir. Bu bozukluklar zamanla birikir ve yavaş yavaş cildin yaşlanmasına veya kontrollü büyümeyi etkileyen bir bozukluksa cilt kanserine yol açabilir. UV ışınları en çok açık tenlileri, çilli ve kızıl saçlıları etkiler.
Güneşe bağlı yaşlanma belirtileri
Kuru ve mat bir cilt, derin kırışıklıklar, elastikiyet kaybı, gözeneklerde açıklık, düzensiz kahverengi lekeler, kılcal damarlarda artış, ciltte incelme, morarmalar, cilt üzerinde pütürler olan kızarıklıklar, deri kanserleri.
BİR ARAŞTIRMA:
New York'tan plastik cerrah Darrick Antell, tek yumurta ikizleri üzerinde yaptığı araştırmasında güneş ışığının rolünün kalıtımdan daha önemli olduğunu bulmuştur. İkizlerden güneşe çok az çıkan kardeşler, çok fazla güneş altında kalan ikizlerine göre daha az kırışıklığa ve daha genç görünüme sahip bulunmuşlardır.

Güneşten Korunmak İçin;
  • Güneş ışınlarının etkili olduğu 10:00-16:00 saatleri arasında, özellikle de güneşin en zararlı olduğu 11:00-13:00 saatleri arasında güneşe çıkılmaması gerekir. 

  • Güneş ışınlarının geçirgenliğini en aza indiren giysilerin tercih edilmesi gerekmektedir. 
Sık dokunmuş kumaşlar, gerçek koton ve likra, koyu renkli giysiler güneş ışınlarını daha az geçirler. Islak ve streç kumaşlar geçirgenliği artırır. Bu nedenle kuru ve bol giysiler tercih edilmelidir. 

  • Güneş için kullanılacak şapkaların da belirgin özellikleri bulunmalıdır; geniş kenarlı veya en ideali kulakları ve enseyi kapatacak şekilde kumaş içeren Lejyoner şapkası uygun olabilir. Bu tür şapkalar ile kulaklar, yanaklar, burun ve ense zararlı güneş ışınlarından korunmuş olur.

  • Güneş gözlükleri hem gözleri hem de çevresindeki deriyi güneşin UV ışınlarının zararından ve cilt kanserinden korur. Kullanılacak olan güneş gözlükleri % 99 oranında UV-A ve UV-B filtresi içermelidir. Kullanılan gözlüğün camları üzerine kaplanan kimyasal madde ile camların renk ve koyuluğuna bakılmaksızın koruma mekanizması geliştirilmiş olur. Kullanılan uygun gözlük camları ile gözler %80 oranında güneşin zararlı etkilerinden korunur. Yüz bölgesi; gözlükle birlikte yukarıda tarif edilen şapkalarla %65 oranında UV ışınlarından korunmuş olur.

  • Ağaç ve gölgelikler doğrudan UV ışınlarından korunmakta önemlidir; ancak UV ışınlarından tam korunma sadece doğrudan gelen değil, hem doğrudan hem de dolaylı (kum ve betondan yansıyan) ışınlardan korunma ile olur.

  • Güneşe çıkmadan önce cildin yoğun olarak nemlendirilip yenilemesi son yıllarda oldukça yaygın olarak uygulanan yöntemlerdendir. Bunun için tatil öncesi Hyalüronik asit ve Somon DNA’sı ile kombine edilen Pİ System önerilmektedir. Bu sayede güneşin cildinize vereceği hasarları en aza indirip güneş ışınlarına karşı cildinizi korumuş olursunuz.
  • Güneş koruyucu kremlerin kullanılması bir korunma yöntemidir ancak bunların da kullanma özellikleri vardır ve mutlaka diğer korunma yöntemleri ile birlikte uygulanmalıdır. Sadece güneş kremi kullanarak, başka bir önlem almadan uzun süre güneşte kalmak son derece zararlıdır.
  • Ayrıca nano kapsülasyon teknolojisi ile üretilen C vitamini içerikli cilt bakım ürünleri de cildin güneşe karşı direnç kazanmasını sağlar.www.optimusmedikal.com

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Ben diyip geçmeyin
Yaz iyiden iyiye yüzünü gösterdi. Tatil planları çoktan yapıldı bile. Ancak tatile ve yaz mevsimine gölge düşürmemek için daha bilinçli olunmalı ve güneşin cildimize vereceği zararlara karşı daha dikkatli olunmalı.

Cilt lekelerinin özellikle yazın artış gösterdiğini söyleyen Liv Hospital Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Gonca Gökdemir “Cilt üzerinde mevcut bir benin büyümesi, kanaması, renk değiştirmesi veya üzerinde kanayan yaralar olması kanserleşme lehine bulgulardır. En önemli nokta erken teşhistir. Erken evrede yakalanan melanomda tümörün olduğu alanın cerrahi olarak çıkarılması yeterlidir” diyor.

Ciltteki benler neden oluşur?
Benler cilde renk veren hücrelerin cilt altında normalden farklı şekilde yerleşmesi ile oluşur. Ben oluşumuna neden olan en önemli faktör ailesel geçiştir. Açık tenli ve mavi-yeşil gözlü olanlar, sarı-kızıl saçlı olanlar, çillenme eğilimi olanlar, güneşte kolay yanabilen cilt tiplerinde benler daha fazla görülür. 

Benlerin tipleri var mı?
Doğuştan mevcut olanlar: Kahverengi lekeler şeklinde başlayabilir, zamanla lekelerin üzerinde kabarıklıklar görülür. Üzerinde kalın kıllar bulunabilir. Boyutları yaşla birlikte artabilir. Doğuştan benlerin kanser gelişim riski fazladır.
Sonradan ortaya çıkan benler: Farklı renk ve şekillerde görülebilir. Genellikle açık ya da koyu kahverengi tonlarında, ciltle aynı yüzeyde ya da kabarıktır. Koyu tenlilerde benler daha koyu renklidir.
Atipik / displastik benler: Genellikle kenarları düzensiz olan, açık-koyu kahverengilerin bir arada bulunduğu benlerdir. Kanser oluşturma riski vardır.

Benler ne zaman tehlike oluşturur?

• Renk yapısında değişiklik; açık renkli bir bende koyulaşma, kırmızı-siyah renk değişikliği olması
• Benin boyutunda büyüme, kenarlarının düzensizliği
• Benin üzerinde kaşıma
• Benlerin üzerine kanamaların görülmesi, yaraların açılması
• Bu durumlarda mevcut ben zaman kaybetmeden alınmalıdır.

Benlerini aldırmak tehlikeli midir?
Tehlikeli değildir. Ancak işlem öncesi benlerin bir dermatolog tarafından incelenmesi gerekir. Benler iki nedenle aldırılabilir:
• Kozmetik açıdan kötü bir görünüm varsa ve kişiyi rahatsız ediyorsa
• Kanserleşme riski olan benler mevcutsa.
Riskli olan benlerde kanserleşme oranı normale göre 27 kat daha fazla olduğu için benin tamamı alınmalıdır. Riskli benler alındıktan sonra inceleme için mutlaka laboratuara gönderilmelidir.

Benlerin takibi nasıl yapılır?
Ciltteki lekelerin gerçekten ben olup olmadığı dermatoloji muayenesi ile belirlenir. Benlerin kansere dönüşme riski olan ben olup olmadığı ayırt edilmelidir. Bu ayrım için özel bir muayene metodu olan dermoskopi kullanılır. Bu yöntemle benler belirli büyütme sistemleri ile fotoğraflanır, kanser riskini belirlemek için puanlama sistemi uygulanır. Tüm bilgiler hasta dosyasında depolanır. Benin risk durumuna göre 6-12 ayda bir aynı işlem tekrarlanır. Bu muayeneden sonra yüksek riskli olan benlerin alınması gerekebilir.

Ne zaman melanomdan (Cilt kanserinden) şüphelenilmelir?
Cilt üzerinde mevcut bir benin büyümesi, kanaması, renk değiştirmesi veya üzerinde kanayan yaralar olması kanserleşme lehine bulgulardır. Sağlam deriden köken alan melanomda önce deride kahverengi yama şeklinde lekeler şeklinde başlayabilir. Bu evrede tanı konulamazsa lekenin rengi giderek koyulaşır ve kalınlaşır. İleri evrelerde deriden kabarık, kanamalı, kırmızı-siyah renklerin bulunduğu yaralar şeklini alabilir.

Tedavisi nasıl yapılır? 
En önemli nokta erken teşhistir. Erken evrede yakalanan melanomda tümörün olduğu alanın cerrahi olarak çıkarılması yeterlidir. İleri evrelerde vücutta başka organlara yayılabilir.  Önce kanserin bulunduğu alandaki lenf bezlerini etkiler. Sonra sırasıyla akciğer, kemikler, karaciğer, beyin gibi organları etkileyebilir. Bu evrede cerrahi müdahale ile birlikte kemoterapi yapılması gereklidir. Riskli grupta bulunanların mutlaka belli aralıklarla dermatoloji muayenesi olması gerekir.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Yaptığımız mimikler kişiliğimizin bir parçası. Doğal olarak kırışıklıklar ve yorgunluk belirtileri ortaya çıkabiliyor. Göz çevresindeki deri normal deriden 10 kat daha ince, yaş ilerledikçe esnekliğini daha hızlı kaybediyor.  Sadece göz kırpma ile günde 10.000 kez hareket ediyor. Hele güneş ışınları, sigara içmek ve çevre kirliliği söz konusu ise yaşlanma belirtileri şiddetleniyor.
 Çok ağlama, gözleri ovuşturma torbalanmaya, sarkmaya katkıda bulunuyor.
Kullanılan ürünler bu süreçte büyük önem taşıyor. Ürünlerin mutlaka, alerji yapmayan maddeler içermesi gerekli. Düşük oranda AHA (alfa hidroksi asit) içeren ürünler yüzeyel ölü tabakayı inceltiyor, deriyi düzgünleştiriyor, yumuşatıyor hem de nemlendirme sağlıyorlar. Ayrıca nem eksikliğine bağlı ortaya çıkan çizgilerin onarılmasına yardımcı oluyorlar.
Yine antioksidan vitaminler (vitamin a, B, C, D ve beta karoten) ve bitkisel özler içeren kozmetikler cilt bakımında yararlı oluyor.
Son dönemde kozmetik dünyasında büyük önem taşıyan biopeptidler ise cildin yenilenmesi açısından kremlerin içinde olmazsa olmaz içeriklerin başında gelir. Bu içeriklerin tümünü Renovasy cilt bakım ürünlerinde bulabilirsiniz.
Güneş gözlüğü ile güneşten korunmak, düzenli uyku, sigara ve alkolden uzak durmak da unutulmamalı. 
Çevre koşullarının sağlığı tehdit ettiği, yaşam şartlarının bizi zorladığı, stres gibi bağışıklık sistemini olumsuz etkileyen faktörlerin yoğun olduğu bir dönemde yaşamaktayız. Dolayısıyla gerek deri sağlığını gerekse tüm vücut sağlığını korumak için özen göstermek zorundayız. Sağlıklı bir deriye sahip olmanın ilk koşulu genel vücut sağlığımızın iyi olmasıdır. Bunun için de alınacak tedbirler konusunda bilgili olmalı ve uygulamaya geçirebilmeliyiz.
Tüm bunların yanı sıra hem erkek hem kadınlarda günlük deri temizliği ve bakımı ihmal edilmemelidir. Güçlü sabunlar kullanılmamalı, deri düzenli olarak nemlendirilmelidir. Yüzü fazla yıkamanın cilde zarar verdiği de unutulmamalıdır.
İYİ BİR DERİ BAKIMI NASIL OLMALIDIR?

•    Deri her gece tahriş edici sabunlar dışında bir ajanla temizlenmelidir. Bu ajan derinin yapısına ve özelliklerine göre seçilir. Temizleme jelinin içeriğinde biopeptid olması yine çok önemlidir.
•    Yıllık dermatolojik kontroller yapılmalıdır

•    Herkes meme muayenesi yapar gibi her ay ayna karşısında derisini gözlemeli, sıra dışı bir ben büyümesi, renk değişikliğinde doktora başvurmalıdır

•    Sigara içilmemelidir

•    Günde en az 2.5 litre su tüketilmelidir

•    Her gün en az bir kez nemlendirici kullanılmalıdır

•    Güneşten öncelikle giysi ile ve koruyucu ürünler ile bilinçli yararlanılmalıdır

•    Yaz ve kış mevsimlerine göre uygulanacak deri bakımı konusunda hekime danışılmalıdır

•    Sağlıklı beslenilmelidir

•    Her şeyin başı sağlıklı bir uyku…

Deri yaşlanması içsel ve dışsal faktörlere bağlı ortaya çıkar. İçsel yaşlanma genetik özelliklere bağlıdır. Kollajen yapımı azalır, derinin elastikiyeti bozulur. Sonuçta ince kırışıklıklar, deri altı yağ dokusunda azalma, buna bağlı yanakların çökmesi, boyunda sarkma gözlenir. Deri incelir, kurur ve kaşınır. Saçlar beyazlamaya başlar, istenmeyen bölgelerde kıllanma artışı ortaya çıkabilir. Bu olayların hızını ve zamanını genlerimiz kontrol eder ancak dış etkenleri bizler kontrol altına alarak yaşlanmayı geciktirebiliriz. Son yıllarda yaygın kullanılan kozmetik girişimler ile de ortaya çıkmış olan etkiler önemli ölçüde geriye alınabilir. Dışsal yaşlanmada en önemli unsur aşırı güneş ışınlarına maruz kalmaktır. Epidermis ve dermise etki ile en çok UVB, birikici etki ile UVA ışınları drri hasarından sorumludur. Sonuçta sarı, kuru ve pürüzlü bir deri görünümü ortaya çıkar. Damarlanma artmıştır, koyu renkli lekeler oluşur. Bronzlaşma bağımlılığı olanlar, bahçe işçileri, çiftçiler başta olmak üzere dış ortamda çalışanlar  aşırı güneş ışınlarına maruz kalırlar.
Güneş ışınları dışında sigara, çevresel kirlilik, sağlıksız beslenme, uykusuzluk, diğer iç organ hastalıkları, deri bakımının ihmal edilmesi, uyku pozisyonu, mimikler de deri yaşlanmasına katkıda bulunur.


DERİMİZİ NASIL GENÇLEŞTİRECEĞİZ?

Deriyi gençleştirmek tek yöntemle mümkün değildir, ideal olan ihtiyaca göre değişik yöntemler ile lekeleri, kırışıklıkları, damarlanmaları, gevşemeleri hedeflemek ve kombine tedaviler ile sonuca ulaşmaktır. Bu yöntemler dermatolojik muayenenizin ardından hekiminizle birlikte, sizin ihtiyaçlarınıza göre belirlenir. Uygulanacak yöntemler yaşa, ortaya çıkan yaşlanma belirtilerinin düzeyine göre seçilmelidir. Derideki yaşlanma etkilerinin giderilmesi için uygulanabilecekler: Renovasy Biyodinamik Cilt Onarım (bio-COS) Sistemi bu yöntemlerin başında gelir. bio-COS uygulaması bir çeşit kimyasal peeling’tir ancak kimyasal peeling’ten çok daha öte bir yöntemdir. Öncelikle cilt yaşlanmasını yavaşlatmanın yanı sıra bir çok cilt sorununa karşı çözüm sunan kişiye özel tedavi protokolleri vardır. Yöntem tamamen kişinin cilt hasarına uygun olarak hazırlanır. Uygulama sırasında acı ve ağrı hissedilmez. Bunun yanı sıra uygulama sonrasında sosyal hayata hemen devam edilebilir. Sonuçları ise anti-aging protokolü de dahil olmak üzere muhteşemdir. Anti aging protokolü uygulanan bir ciltte ince kırışıklıklar, cilt sarkmaları ve cilt matlığı ilk seanstan itibaren iyileşmeye başlar.

Yaşlanma karşıtı bir diğer uygulama ise Pİ System’dir. Bu intrdermal bir uygulamadır. Medya da bilinen adıyla Somon DNA’sı Aşısı olan Pİ System, somon DNA’sı ve Halüronik Asit’in kombine olarak kullanıldığı bir cilt yenileme sistemidir. 5 seans yapılması önerilen bu uygulamada, cildin nem dengesi düzenleniyor, cilt yapısı düzenleniyor. UVB ışınlarının hasarları engelleniyor. Ve cilt günden güne gençleşiyor.

Cilt gençleştirme yöntemleriyle ilgili detaylı bilgi için- > info@optimusmedikal.com
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------




Güneş Cildiniz İçin Tehlike Haline Gelmesin
Sağlık üzerinde olumlu etkileri olsa da güneş ışınları cildimize zarar verebiliyor. Güneşten olabildiğince yararlanmak ve gelebilecek tehlikeleri bertaraf etmek için nelere dikkat edilmeli.



Özlemle beklediğimiz güneş, yüzümüzü güldürse de hiç istemediğimiz sorunlar yaşamamıza yol açabiliyor. Baharla birlikte bazı dermatolojik hastalıkların görülme sıklığı artıyor. Bu hastalıkların başında da alerjik deri hastalıkları geliyor. Özellikle ‘atopik bünyeli’ yani saman nezlesi, alerjik egzama ve astım gibi hastalıkların daha sık gözlendiği kişilerde, cilt sorunlarına daha sık rastlanıyor. Kış boyunca nemsiz kalarak kuruyan ve matlaşan cilt, güneşle temas edince çeşitli sorunlar yaşamaya başlıyor. Atopik bünyeli bireylerde bu sorunların etkisi daha yoğun ve uzun sürüyor. Güneşe maruz kalan bölgelerde deri döküntüleri, koyu lekeler, yanıklar ve uzun vadede kötü huylu tümörlerin oluşumuyla erken cilt yaşlanması görülebiliyor. Bu dönemde değişen ısı değerleri ve nem oranları da deride görülebilen bazı bulaşıcı hastalıkların sıklığını artırabiliyor. Bakteriyel, viral ve mantarlara bağlı cilt hastalıkları sıcakta daha çok görülebiliyor. 
Uzmanlar, yaza geçiş döneminde güneşe uzun süre maruz kalmadan önce bazı tedbirler alınması gerektiğini vurguluyor. Cildi nemlendirmek amacıyla cilt tipine uygun nemlendiriciler, yenilemek amacıyla da dermakozmetik ürünler kullanılması, dikkat edilmesi gerekenlerin başında geliyor. Dışarı çıkarken mutlaka cilt tipine uygun bir güneş koruyucu kullanmak gerekiyor. Bazı deri hastalıkları güneşe maruz kalmakla daha da şiddetlendiğinden; özellikle sivilce, akne, lupus eritematozus, seboreik egzama, uçuk sorunları olanların güneşle  temastan kaçınmaları gerekiyor. Uzmanlar, güneşin zararlı etkilerinden korunmak için önerilen dermakozmetik ürünlerin en iyi sonucu vermesi için seçimlerin çok iyi yapılması gerektiğinin altını çiziyor.
Gündelik yaşamda güneşten korunmanın en iyi yollarından biri güneşten korunma ürünleridir. Güneş koruyucu ürünler; ışınları yansıtarak, zararsız ışın demetlerine ve enerjiye dönüştürerek etkilerini gösterir.
Kullandığımız kozmetiklerin içerikleri konusunda çok hassas davranmamız gerekiyor. Bazı kozmetikler, bir kez maruz kalmayla herhangi bir hastalık tablosu oluşturmazken; zaman içinde kimyasalın gittikçe artış gösteren etkileri ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle ürünlerin içeriklerinin çok iyi anlaşılması ve buna göre seçimin yapılması gerekiyor. Yaptırılan tüm topikal uygulamaların da içeriklerinin kişiye özel olması gerekiyor. Uzmanlar "kişiye özel” uygulamaların daha sağlıklı olduğunu belirtiyor. Kişinin genetik özelliklerine, cilt yapısına, isteklerine göre kişiye özel hazırlanan, ürünler daha iyi sonuç veriyor.

Aynı zamanda güneşten önce Somon DNA'sı aşısı da yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu sistem ile güneşin zararlarını ve vereceği hasarları en aza indirmiş olursunuz.








-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------






Yazın artan ter salgısı, kuruyan ve sertleşen deriden dışarıya çıkamıyor. Cilt gözeneklerinin tıkanması isilik ve sivilcelerde artışa neden oluyor.
Uzmanlar, sivilce oluşumundaki ilk aşamanın, kıl ve yağ bezi ünitesindeki kanalların tıkanması olduğunu ve bu durumun yaz aylarında çoğalma gösterdiğini belirtiyor. Bu sebeple aşırı sivilcelenme yaz aylarının en can sıkıcı cilt sorunlarından biri haline geliyor. 

SICAK HAVA SİVİLCE OLUŞUMUNDA ETKEN Mİ?

Sıcak havalarda da cilt gözeneklerinin tıkanması nedeniyle sivilceler vücudumuzu ele geçirebiliyor. Aynı zamanda terleme nedeniyle sivilcelerde artışta oluyor. En çok ergenlik dönemi dediğimiz kızlarda 14–17 yaş, erkeklerde ise 16–19 yaş arası dönemde görülür. 25 yaşlarına dek devam edebilir. Hatta bazı geç başlangıçlı sivilcelerde 25 yaşından sonra da görülebilmektedir. Bunun dışında nadir görülen bazı durumlarda da sivilceye rastlanmaktadır. Örneğin hormonal bozukluklar, kortizon gibi sistemik ilaç alımları, deriye yağlı kremlerin ve bitkisel yağların sürülmesi, mesleki olarak endüstriyel bazı ürünlere maruz kalınması gibi.


Yağ bezlerindeki üretim artışı ile aynı zamanda kanal içerisindeki hücrelerin oluşum döngüsü de bozulur. Bu aşırı yağlı ortam ve tıkanmış kanala bir de deri yüzeyinde normalde bulunan ancak sayıları çok olmayan bakteriler ve mantar türlerinin kolonize olup sayılarının gün geçtikçe artması eklenir. Bu şekilde sivilcenin hem komedon dediğimiz tıkaçlı lezyonları hem de iltihaplı lezyonları ortaya çıkar.

Sizde cildinizdeki sivilcelerden şikayetçiyseniz Renovasy Biyodinamik Cilt Onarım Sistemi (bio-COS) ile bu soruna son verebilirsiniz. bio-COS doktor tarafından uygulanan profesyonel bir sistemdir. Bir çok cilt sorunu için kişiye özel protokollere sahiptir.


Öncesi-Sonrası görselleri için-> http://renovasy.com/neden-renovasy/oncesi-sonrasi/



-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------




Hollywood'un en kötü ciltleri
Ekranlarda sürekli bakımlı ve güzel görmeye alıştığımız ünlülerin cilt sorunlarına tanıklık ettiğinizde şaşıracaksınız! Yağlı, akneli, solgun, kırışıklıklarla dolu ciltleri ile o çok ünlü isimler sizinle

Jennifer Aniston

Jessica Alba

 Kate Moss
Kelly Clarkson 

 Kelly Osbourne

Linsday Lohan 

Madonna 

Nelly Furtado 

Pamela Anderson 

Victoria Beckham

Courtney Love

Christina Aguilera


Cameron Diaz


Britney Spears

Alicia Silverstone

Alicia Keys
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


07.00 - Su içmeli: 
Sabahları vücdumuz su kaybetmiş şekilde uyanırız, bu nedenle ilk yapmamız gereken bir bardak su içmek. Uzmanlar, hücrelerimizin susuz kaldığında düzgün işlev görmediğini söylüyor. Susuz kalmış bir cilt, parlak ve yumuşak olamaz.
07.30 - Ciltteki yağı temizlemeli:
Eğer uyandığınızda cildinizin yağlı olduğunu hissediyorsanız, cildin kendi ürettiği sebum denilen yağı cildinizden temizlemeniz gerekiyor. İyi bir cilt temizleyici ile bunun üstesinden gelebilirsiniz. Tabi yine cilt temizleyicinizin içeriğine dikkat etmeniz şart! Özellikle içeriğinde büyüme faktörleri barındıran bir cilt temizleyici kullanmanız cilt hasarlarının da onarılması için büyük önem taşıyor. Renovasy Cilt Bakım ürünlerinde yer alan Renovasy Cleansing Gel bu ihtiyacı tam anlamıyla karşılayacaktır.
07.45 - Güneş kremi sürmeli:
Bulutlu sonbahar ve kış günlerinde bile farkında olmasanızda zararlı güneş ışınları cildimize etki ediyor. Cildin yaşlanmaması için güneş koruyucuyu önemsemek gerekiyor.
12.00 - Yağlanmaya karşı pudralamalı:
Cilt, öğlenleri normalden daha fazla sebum üretiyor. Yağlı görünüme karşı alın ve burun bölgesini pudralamalıyız.
13.00 - Vitamini almalı:
Hastalıklardan korunmak ve cildi taze tutmak için gerekli vitamin takviyesini yapmayı unutmamak gerekiyor.
16.00 - Buz takviyesi:
Akşam üzeri saat 4'de vücut ısısı normalin biraz üzerine çıkabilir. Böyle durumlarda yüzünüzün kızardığını hissettiğinizde, bir küp buz emebilirsiniz.
18.00 - Makyaj temizliği:
Makyajla kesinlikle uyumamamız gerketiğini biliyoruz. Yine de, yatana kadar makyajı temizlemeyi ertelememize de gerek yok. Cildiniz ne kadar erken nefes almaya başlarsa, o kadar iyi...
21.30 - Nemlendirici uygulamalı:
Cildiniz akşamları %25 daha fazla nem kaybeder. Hiyalüronik asit içeren kremler ve parafin veya lanolin barındıran ürünler daha etkili olacaktır.
22.00 - Bio-Peptid içeren krem uygulamalı:
Hücre yenilemede etkili olan bio-peptid içeren kremler yaşlanmayı engellemek için bire bir.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------







Yüzünüzü temizlemek, cilt bakımınızda belki de en dikkat edilmeyen kısımdır; ancak önemsiz olarak görülen küçük detaylar uzun vadede problem çıkartabilir. Yanlış uygulamalar tekrarlandıkça çeşitli cilt hastalıkları ve deformasyonlar meydana gelebilir.

Doğru temizleyiciyi bulmak
Cilt tipinize uygun bir yüz temizleme jeli kullanmıyorsanız, zamanla cildinizde nem kaybı, kızarıklık ve pul pul soyulma gibi çeşitli rahatsızlıklar meydana gelir. Aldığınız ürünün içeriğini inceleyin ve size uygun olanları tercih edin.

Az yıkamak
Yüz temizliğinde çok yıkamak kadar az yıkamak da büyük sorunlar çıkartabilir. Özellikle akşamları yüzünüzdeki makyajı çıkarmadan uyumak akne, siyah nokta ve kırışıklık gibi önemli cilt problemlerine neden olabilir.

Fazla yıkamak
Temizlik konusunda hassas olabilirsiniz; ama cildinizi günde maksimum 2 defa yıkamanız gerektiğini unutmayın. Fazlası; cildinizin doğal nem dengesini bozarak kurumasına neden olabilir.

Su sıcaklığı
Yüzü sıcak ve soğuk suyla yıkamak konusunda çeşitli söylemler vardır. Sıcak su gözenekleri açar, önermesi de en yaygın olanlardan biridir; ancak unutmamanız gereken nokta sıcak su cildinizdeki koruyucu yağ tabakasına zarar vererek nem dengesinin bozulmasına neden olur. Önerimiz ne sıcak ne de soğuk sudur. Ilık su cildiniz için ideal olandır.

Fazla ovmak
Cildinizdeki ölü deriyi atmak adına temizleyici jeli sürdükten sonra sert bir şekilde ovarak arındırmaya çalışıyorsanız cildinizde deformasyon oluşması kaçınılmazdır. Bu nedenle hafif bir şekilde cildinize masaj yaparak temizlemeye özen göstermelisiniz.

Havlu kullanımı
Önemsiz bir detay olarak görünse de havlunuzun yumuşak dokuda olması ve cildinizi kurularken hafif bir şekilde silmeniz cilt kırışıklıklarının oluşmasını engeller.

İdeal nemlendirici
Cilt tipinize uygun nemlendiricileri tercih etmek cildinizde oluşacak aşırı yağlanmayı önleyecektir. Bu nedenle nemlendiricinizi almadan içeriğine bakmayı unutmayın. Özellikle içeriğinde büyüme faktörleri olan temizleme ürünlerini tercih edin. Büyüme faktörleri cildinizi onarıcı ve yeniden yapılandırıcı etki gösterecektir. Renovasy Cleansing Gel'in içeriğinde büyüme faktörleri yani biopeptidler yoğun biçimde bulunaktadır. 



-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Yaşlanmaya Dur Demek İçin
UYKUNUN DEĞERİNİ BİLİN


Vücudumuz günün ilk saatlerinden gece yarısına dek norepinefrin adlı toksini salgılıyor. Ancak biyolojik saatimiz 23.30′u gösterdiğinde uyumamız gerekiyor. Çünkü o andan itibaren vücudumuzda gün boyu salgılanan norepinefrin yavaşça temizlenmeye başlıyor. 00.00-02.00 arası hormonlar yükseliyor ve temizlik yapılıyor.

Uykunun ilk dört saatinde yapılan bu yenilenme sırasında IGF 1 (insüline benzeyen gençlik faktörü) ve melatonin de salgılanıyor. İnsüline benzediği için metabolizmanın hızlanmasını sağlayan IGF 1, gençlik faktörü özelliği sayesinde kişinin yaşıtlarından daha genç kalmasına yardımcı oluyor.

Uykuda salınan en önemli hormon olan melatonin ise uykunun düzenleyici, cilt destekleyici, metabolizma hızlandırıcı, savunma sistemi güçlendirici, hücre yenileyici ve cilt destekleyici özelliklerini ortaya çıkarıyor. Bu şartların sağlanamadığı durumda, örneğin 00.30′da yatıp, 01.00′de uykuya dalmamız halinde salgılanabilecek hormon miktarı yüzde 20′ye düşüyor. Bu da ertesi sabah vücudumuzun stres ve çok daha fazla kortizon salgılayarak güne başlamasına neden oluyor.

Ayrıca stres faktörü nedeniyle yağlanma artıyor, erken yaşlanma kendini gösteriyor, melatonin az olduğu için savunma sistemi düşüyor, IGF 1 daha az olduğu için de daha kolay kilo alınıyor. Tüm bunları bildikten sonra sizi güzel bir uykudan kim alıkoyabilir?


SUSAMADAN SU İÇİN

Başınız ağrıyor, deriniz kuruyor ve kabızlık sorunu yaşıyorsanız, anlayın ki vücudunuz susuz kalmış. Bu gibi durumlarda yalnız suyla değil, bitki çaylarıyla da vücudunuza sıvı takviye etmeniz gerekiyor. Hiç kimse bir besini bir kilodan fazla tüketemese de, günlük su tüketimi ortalama 2.5 kiloyu buluyor.

Kadınların yüzde 55′i, erkeklerin de yüzde 60′ını oluşturan su yaşamın esas kaynağı. Kötü huylu hücrelerin yapısı daha asitli oluyor. Bu nedenle vücudumuzun asit düzeyini azaltıp, alkaliye çevirerek bedenimiz için doğru bir şey yapabiliriz.

Bunun için içeceklerimizi alkaliye çevirmek iyi bir başlangıç olabilir. İçtiğimiz suya limon sıkarak alkali olmasını sağlayabiliriz. Ayrıca kadınlar için adaçayı, erkekler için yeşil çay ya da bunları tüketemiyorsanız, yalnızca sıcak su içmek bile alkali dengesi sağlamaya yeterli oluyor. Midenin alkali dengesini sağlamak içinse, büyük ana öğünlerde sıvı almamak gerekiyor. Bu sayede midenin aşırı şişip asit üretmesi de engelleniyor.Çok iyi bir toksin temizleyici olan suyu, susamadan içmeyi alışkanlık edinin.


KAN ŞEKERİNİZİ DENGELEYİN

Beslenmede glisemik indeksin ne kadar önemli olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Basitçe ele almak gerekirse, bir dilim beyaz ekmek, birkaç kaşık müsli ya da bir parça çikolatanın her biri 50 kalori olsa da, bunların vücuttaki kan şekerini yükseltme hızları farklı oluyor.

Şeker vücudumuzda bağırsaktan emilerek, kana geçiyor; kontrolünü de insülin hormonu yapıyor. İnsülin seviyeniz düzenli çalışıyor olsa bile, yüksek şeker girişini tam anlamıyla kontrol edemeyebiliyor. Bu nedenle çok işlenmiş, rafine, katkılı gıdalar (beyaz un, beyaz şeker gibi) yerine, işlem görmemiş tam tahıl ve buğday ürünleri ile keçi sütü ve keçi yoğurdu gibi ürünler ya da suda bekletilip, bir miktar filizlenme ve oksidasyonu sağlanmış baklagillerin tüketilmesi gerekiyor.

O zaman şekerin vücuda emilimi o kadar yavaş oluyor ki, hem insülin düzenli çalışıyor hem de hücreler hırpalanmıyor. Unutmayın, iki saate bir beslendiğinizde metabolizmanız daha kolay çalışıyor. Bu sayede insülin hep ayakta kalacağı için ortalama seviyesi bozulmuyor, şeker de daha rahat kontrol ediliyor.

Şekerin dünya üzerinde en çok yaşlandıran etkenlerden biri olduğunu bilmek, yatmaya yakın aldığınız şeker türevlerini kesmenize yardımcı olabilir. Ama ‘Benim şekere ihtiyacım var’ diyorsanız, tercihinizi sütlü tatlılardan yana kullanmayı unutmayın! Ara öğünlerde esmer kuru kayısı, bir-iki bisküvi, bir avuç leblebi, 4-6 tane badem, 1-2 tane ceviz, bir avuç kabak çekirdeği ya da çok lifli meyvelerden yiyebilirsiniz.


EGZERSİZSİZ BİR HAYAT DÜŞÜNMEYİN

Dünya Sağlık Örgütü, herkesin ortalama bir saat açık havada egzersiz yapmasını öneriyor. Mümkünse her gün üç kilometre yürümek iyi bir egzersiz olabilir. Ancak çok kilolu kişilerin hafif ağırlıklarla, örneğin yarım litrelik su şişeleriyle kuvvet egzersizi yapması da yeterli oluyor. Egzersiz sayesinde vücudun oksijenlenmesi de sağlanıyor.


GÜNEŞTEN DOĞRU YARARLANIN

Geçmişte UV A ve B’den daha çok söz edilirken, şimdi UV C de konuşuluyor. Bu nedenle güneşin zararlı etkilerinden korunmak için mutlaka bir güneş koruyucu kullanmak ve dört saatte bir bunu yenilemek gerekiyor.

Vücudunuzun güneşin olumlu etkilerini alması, D vitamini ile kemiklerinizin güçlenmesi için, özellikle sabah güneşini almaya çalışın. Güneşin yıpratıcı bir etkisi olduğunu biliyoruz. Hatta, sarışınların esmerlere göre daha hızlı yaşlandığı söyleniyor.


ANTİOKSİDANLARA HAYATINIZDA YER AÇIN

Ancak bunu bir doktora danışarak, hayat tarzınıza uygun antioksidan seçmesini isteyerek yapın. Çünkü ailesel bir damar hastalığı yatkınlığınız ya da mide rahatsızlığınız olabilir. Bu da antioksidan kullanmamanızı gerektirir. Yaşlanmanın cildinizdeki etkilerini geciktirmek elinizde!

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------





Doğallık, en az güzellik kadar önem teşkil ediyor kadınlar için. Özellikle makyaj yapmaktan kaçan kadınlar, doğal halleriyle de gönülleri fethetmeyi biliyorlar. Doğal güzelliğinizi destekleyecek birkaç öneri de bizden.

Dudaklarınızın kurumasını ve çatlamasını önlemek için, bol bol su tüketin ve arada bir yumuşak kıllı bir diş fırçasıyla, dudak bakım kremlerinden kullanarak dairesel hareketlerle masaj yapın.

Düzenli olarak sağlıklı cilt kremleri kullanmak, cildinize parlak ve sağlıklı bir görünüm kazandırır. Her yaşta cilt bakımının önemli olduğunu unutmayın. Ayrıca cilt bakım ürünlerinizi yaşınıza uygun içerikte seçmeye özen gösterin.

Yüzünüzde yara izi varsa, mutlaka dermatoloğunuzdan yardım alarak tedavi olun. Bununla ilgili olarak cilt bakım maskeleri ve cilt onarım sistemleri bulunuyor. Size uygun olanını kullanarak bu soruna son verebilirsiniz. Aynı zamanda fondöten sürmekten de kurtulmuş olursunuz. Fondötenler cildinizin hava almasını engeller ve cilt problemlerinin ortaya çıkmasını sağlar. 

Kaşlarınızın şekline, hem bakışlarınızı hem de yüzünüzün ifadesini değiştirdiğinden mutlaka dikkat edin. Eğer daha parlak bir görünüm kazandırmak istiyorsanız, kaş diplerinize cildinizden bir iki ton açık aydınlatıcı uygulayın.

Kirpiklerinizin en dibine, ayırt edilmeyecek şekilde eyeliner sürün. Bir far fırçası yardımıyla dağıtacağınız eyeliner, bakışlarınızı belirginleştirecektir.


----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Yüz derisi oldukça ince ve hassastır. Vücudunuza oranla çok daha çabuk bozulur ve yıpranır. İyi bir temizlik, yaşınız ve cilt tipiniz ne olursa olsun cilt güzelliğinizi korumak için ilk ve en önemli etaptır. Zamanınız ne kadar kısıtlı olursa olsun, cildinize ayıracağınız beş dakika ilerde size yıllar olarak geri dönecektir.
Neden?
Günlük makyaj temizliği cildinizin ışıltısı ve tazeliği için vazgeçilmez bir etaptır. Kolayca ve kısa sürede yapılan bu işlem cilde sağlık, canlılık verdiği gibi, dış etkenlere karşı kendini korumasına da yardımcı olur. Sabah ve akşam temizlenmeyen bir cilt donuklaşacak, hassaslaşacak ve dıştan gelen etkilere karşı dayanıksız olacaktır. Günlük cilt temizliği cildin fizyolojik dengesini koruması açısından son derece önemlidir.



Ne zaman?
Günde iki kez: Sabah ve akşam.
* Sabah: gece boyunca biriken sebum ve atıklardan cildi temizlemek için.
* Akşam: makyaj artıklarından ve gün boyu cilt üzerinde birikmiş olan kir ve tozlardan cildi temizlemek için.
Nasıl?
İhtiyaç ve eğilimlerinize uygun yapıda ve ambalajda pek çok temizleyici ürün çeşidi vardır: süt ve losyonlar, jeller, yağlar, makyaj temizleyici mendiller gibi. Bu temizleyicilerin büyük çoğunluğu içeriklerinde bulunan pek çok aktif madde sayesinde cilt bakımı yapma, tahrişi, kızarıklıkları, kırışıklıkları engelleyip, cildi yatıştırma özelliklerine de sahiptir.
Ancak iyi bir cilt temizliği için temizleyicinizdeki aktif maddeleri iyi bilmeniz gerekmektedir. Özellikle içinde sabun, alkol ve paraben barındırmayan temizleyiciler kullanılmalıdır. Ayrıca yeni nesil temizleyicilerin içeriğinde büyüme faktörleri bulunmaktadır. Büyüme faktörü yani biopeptid bulunan temizleyiciler, cildinizin parlamasına ve tazelik kazanmasına yardımcı olur. Bunun için size Renovasy markasına ait Cleansing Gel’i tavsiye edebilirim.
Göz makyajını temizlemek
1- Pamuğunuzu göz makyajı temizleyiciniz ile ıslatın. Gözlerinizi kapatın. Yavaş ve hafifçe kirpik köklerinizden uçlara doğru rimelinizi çıkarın. Kirpiklerinizin rimelden tamamen arındığından emin olduktan sonra, üst göz kapağınızı içten dışa doğru temizleyin. Akabinde yüzünüzü cilt temizleme ürününüz ile yıkayıp durulayın.
2– Göz makyajınızı temizlerken sert ve yıpratıcı hareketlerden kaçının. Göz çevresindeki deri çok ince ve hassastır; kolaylıkla tahriş olur ve kırışabilir.
3– Göz makyajınızı tamamen temizleyip duruladıktan sonra bir kağıt mendil veya yumuşak bir havluyla iyice kurulayın. Islak kalmış bir cilt nemsizliğe neden olur.



----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------






1. Soğuk havalarda dışarı çıkarken mutlaka eldiven kullanın.
2. Her gece yatmadan önce ellerinize gliserin içerikli nemlendirici kremler uygulayın.
3. Temizlik yapacaksanız mutlaka lastik eldiven kullanın.
4. Bol bol su için! Cildinizi susuz bırakmayın.
5. Özellikle kışın bol bol sebze ve meyve tüketin. Vitamin eksikliği ellerinizin kuruyup çatlamasına neden olur.





-------------------------------------------------------------------------------------------------------

20'li yaşlar
Cildinizin nemli kalmasını sağlayacak bir krem seçin. Yeni ürünlerin bazılarının içeriğinde kasılmayı engelleyen etken maddeler var. 'Spasmolitik' denilen bu maddeler, mimiklerin oluşturduğu kırışıkların belirgin hale gelmesini geciktiriyor. Ağır kozmetikler yerine, üzerinde gençlere uygun olduğuna dair ibareler olan kremleri tercih edin. Yaşınız gereği, cildinizin özellikle dermis yani epidermisin altında yer alan ikinci tabakası daha kolay zarar görebiliyor. Sigara ve asitli içeceklerden uzak durun. Antioksidanlarla cildinizi destekleyin.

30'lu yaşlar
Hücre yapımını tetikleyen, hücresel anti-aging içerikli kremler kullanmalısınız. Bu, cildinize yoğun nem desteği verir ve cildinizin daha parlak ve elastik bir görüntü kazanmasını sağlar. Görüntünüz sizi gerçekten mutsuz ediyorsa, uzman bir hekime mezoterapi yaptırabilirsiniz. Bu sayede cildinize vitamin enjekte edilir ve bu da cildin elastikiyetini arttır. Ayrıca güneşin dik geldiği saatlerde asla uzun süre dışarıda kalmamaya özen gösterilmelidir.

40'lı yaşlar
A, C, E vitaminlerince zengin kremler kullanmalısınız. Soya tüketmeye çalışın. Melanin düzeyini dengeleyecek ürünler seçmeniz gerekiyor. Yine hücresel anti-aging özellikli serumlar faydalı olabilir. Yağ ve şekerden daha uzak, meyve ve sebzeye daha yakın bir besleme düzeni oluşturmaya çalışın. Gece çok geç saatte yatmamaya dikkat edin. Mümkünse öğle saatlerinde de kendiniz için bir 'siesta' arası verin.

50'li yaşlar
Hücre onarıcı ve nem dengesini sağlayacak hücresel anti-aging bakım kremlerini düzenli olarak kullanmalısınız. Yağ bazlı ürünler kullanmanın zamanı geldi. Kullandığınız kremlere uzun saatler etkisini sürdüren formüllere sahip olması da şart. Bakımınızı tamamlamak için kremlerin gücünü artıracak serumlardan yararlanın. Kilonuzu sabit tutmaya özen gösterin böylece sarkmaların belirginleşmesini engelleyeceksiniz. Günde 1,5-2 litre su içmeye özen gösterin.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kış döneminde havadaki nem kaybı, kalorifer sisteminin havadaki su ve nemi azaltması ve soğuk hava dolayısıyla terlemedeki azalma, cilt kurumasını artıran nedenlerdir. Dermatoloji Uzman Dr. Zerrin Baysal, cilt kuruluğu için pratik öneriler sunuyor:
• Sıcak su ile banyo yapmayın. Özellikle her gün yıkanma alışkanlığı olan kişilerin yıkanma sıklıklarını azaltmaları gerekir.• Yıkanırken kullandığınız ürünlerin mutlaka doğru ürünler olmasına dikkat edin. Kurutmayan sabunlar, şampuanlar kullanın, bunun için de ürünlerin gliserin, lanolin ve buna benzer yağ içerikli olanlarını seçin.
• Yıkandıktan sonra cildinizi çok kurulamayın ve hafif nemliyken cilt tipi için uygun olan nemlendiriciler uygulayın.
• Ortamı nemlendirmek de cilt kuruluğunu azaltmaya katkıda bulunur. Kalorifer peteklerine konulan su kapları ya da ıslak havlular, buhar aletleri gibi önlemler alabilirsiniz.
• Bol su içmenin mutlaka yararı var ama birçok kişinin aklında olan "Az su içiyorum, o yüzden cildim kuru" fikri de yanlış.
• Cilt kuruluğunu önlediği düşünülen bazı gıdaların (fındık, fıstık, ceviz, kuru üzüm, balık, havuç, ıspanak vs...) fazla tüketilmesi yine kuruluğu önlemede yardımcı.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


  • Uzun süre uykusuz kalmadan önce sodyum oranı düşük bir sebze yemeği tercih edin
  • Yattığınızda yüksek bir yastık tercih ederek başınızı yüksekte tutun
  • Yüzünüzü yıkarken soğuk suyu tercih edin
  • Kısa bir yürüyüş bile olsa egzersiz yapın!
  • Gözaltlarında meydana gelen morarmalar ise demir eksikliğinin bir göstergesi olarak biliniyor. Demir eksikliğini gidermenin yolu ise ıspanak, yulaf ezmesi, mercimek tüketmek.
  • Yeşil ve siyah çayların iltihap sökücü özelliği nedeniyle morluk gidermenin yollarından biri çay kompresi yapmak.
  • Düzenli uykunun en iyi çözüm yolu olduğu bilnirken serum tedavisi ve gözaltı kapatıcısı da görünümünü iyileştirebilir.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Başımızın Belası Akneler
Çok sık karşılaştığımız cilt hastalıklarından birisi olan sivilce (akne vulgaris), genelde ergenilk çağında başlar ve tedavi edilmediği takdirde kalıcı izler bırakabilir. Derinin yağ oranı bakımından yüksek olan yerlerinde çıkar ve deride kırmızı sivilce, kist, siyah nokta şeklinde kendini gösterir.

Akne Nasıl Oluşur?
Yağ bezlerinin çok büyük bir kısmı kıl köklerinin içindedir. Bu bezlerin, cilde açılan kanalları vardır. Bu kanallar tıkanırsa sivilceler meydana gelir. Yağ bezlerinden sebum denilen bir madde salgılanır. Yağ yapısında bir madde olan sebum cildi korur. Sebum kıl kökünden dışarıya çıkamadığı zaman birikir ve sivilce oluşumuna neden olur. Burada biriken bu madde ölü hücrelerin atılmasını engeller ve tıkanıklığa yol açar. Böylece bakterilerin üremesi için uygun ortam oluşur.
Akneden Kurtulmak İçin Neler Yapmalı?
Öncelikle cilt temizliğine önem verilmelidir. Cilt, sabah ve akşam olmak üzere, günde iki defa, cildi fazla tahriş etmeden düzenli olarak yıkanmalıdır. Böylece gözenekleri tıkayan kirden kurtulmak amaçlanır. Temizleyicilerin, cildin doğal ph’ına yakın olmasına dikkat edilmelidir. Ayrıca haftada 2-3 kez yapılan kil maskesi, cildin yağlardan kurtulmasını sağlar. Buhar banyosu haftada bir kez uygulanarak, gözeneklerin genişlemesi sağlanır. Böylece siyah noktarlardan kurtulmak kolaylaşır. Bunu uygulamak için kafanıza bir havlu örtüp, yüzünüzü kaynar suyun buharına 10 dakika tutarak yapabilirsiniz.
Toplumda yaygın olanın aksine, beslenmenin sivilce oluşumunda doğrudan bir etkisi olduğu kanıtlanamamıştır. Fakat meyve ve sebze ağırlıklı beslenmek faydalıdır. Çünkü bunların cilt dostu olduğu bilinmektedir. Ayrıca düzenli uyku, hormonların aktivitesini düzelttiğinden her gece en az 7 saat uyumak çok önemlidir. Ciltte oluşan sivilcelerin (siyah noktalar hariç) sıkılması hem yaraya neden olup, iz bırakır, hem de sivilcelerin iltihaplanarak yayılmasına yol açar. Bazı bitki çayları cilt için çok faydalıdır. Ihlamur ve rezene çayları bunların başında gelir. Bir çok mikrobu temizlemeye yardımcıdır.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Cilt Tipinizi Öğrenin

Güzel ve bakımlı bir kadın, cilt bakımına çok dikkat eder. Bunun için de öncelikle cilt tipini bilmesi gerekir. Bakalım sizin cildiniz hangi tipe uygun.


Yüzünüzü nötr bir sabunla yıkayın, temiz bir havluyla suyunu alın ve hiçbir şey sürmeden yarım saat kadar bekleyin. Cildinizde gerilmeler başladıysa cildiniz kuru, kızarıklıklar oluştuysa cildiniz hassas demektir. Bu durumda profesyonel cilt bakım ürünlerinden faydalanarak, canlı ve enerji dolu bir cilde sahip olabilirsiniz.

Bu iki durumda gözlenmiyorsa yumuşak bir kağıt peçete alın ve yüzün her yerine uygulayabileceğiniz şekilde bastırın. Daha sonra gün ışığını iyi alabileceğiniz bir yere gidin ve kağıt peçeteyi gün ışığında inceleyin. Eğer peçetenin her yerinde yağlanma olmuşsa cildiniz yağlı, sadece T bölgesinde yani alın, burun ve çene bölgenizde yağlanma varsa cilt tipiniz karma demektir.